Son Dakika
Baba ve oğul bir çiftlik evinde yaşarlarmış. Çiftlik evinin bahçesinde asırlık bir çınar ve bu çınarın kovuğunda da büyük ve dost bir yılan hayatını sürdürürmüş. Hikaye işte! Yaşlı adam, yılana her gün bir kase süt verir, yılan da yaşlı adama her gün asırlık çınarın derinliklerinde bulunan altınlardan bir tane getirirmiş.
İkisini de hayatta tutan bu ilişki, yıllar yılı böyle sürüp gitmiş. Günün birinde yaşlı adam hastalanmış ve şehre gitmesi gerekmiş. Giderken de oğluna yılanla ilişkisini hatırlatıp, ona her gün bir kase süt vermesini tembih etmiş.
Çocuk babasının dediklerini birkaç gün uyguladıktan sonra, fesat fesat düşünmeye başlamış… “Ben aptal mıyım?” diye sormuş kendi kendine “yılanı öldürürüm çınarı keserim dipteki tüm altınları da ele geçiririm…”
Ertesi gün bu planı uygulamaya koyulmuş. Bir elinde süt kasesi, bir elinde balta yıllar yılı babasına dost olan yılana yaklaşmış. Sütü vermiş, yılan tam sütü içerken baltayı vurmuş. Durumu son anda fark eden yılan, kenara çekilmiş, çocuğun elini ısırmış ve inen balta da yılanın kuyruğunu kopartmış.
Yaşlı adam eve dönünce bir de ne görsün? Oğlunun ölüsü ve yılanın kopan kuyruğu, ağacın yanında öylece duruyorlar. Yaşlı adam haykırmış: “Ey yılan kardeş! Burada neler oldu? Benim oğlumu kim öldürdü? Senin kuyruğunu kim kopardı?”
Yılan olanları tek tek anlatmış. Aradan günler geçmiş. Yaşlı adam düşünmüş, taşınmış ve oğlunun hatalı olduğuna, yılanın ise kendini korumak için oğlunu öldürmek zorunda kaldığına kanaat getirmiş. Tekrar çınar ağacına yaklaşmış ve üzgün bir şekilde yılana seslenmiş:
“Yılan kardeş, tüm suç benim oğlumdaydı. Senin hiçbir günahın yok. O şeytana uydu ve bunun bedelini canıyla ödedi. Gel biz seninle olanları unutalım. Eskisi gibi dost olalım. Ve ben sana sütünü getireyim sen de ağacın dibinden bana altınımı getir”.
Yılan bir an düşündükten sonra, bilge bir sesle ihtiyara dönüp seslenmiş:
Ey insanoğlu artık seninle dost olamayız. Sende bu evlat acısı, bende bu kuyruk acısı oldukça, biz artık dost kalamayız”.
*****
Yıllar önce internetten e-posta kutuma düşen bu hikayeyi çok seviyorum. Özellikle Maxi Haber’in 10. yılını kutladığımız şu günlerde bana çok anlamlı geliyor. Nedenini yazımın sonunda anlatacağım ama öncelikle geçen 10 yılın kısa bir değerlendirmesini yapayım.
Geçen 10 yıl boyunca 20.000’e yakın habere, 600’e yakın röportaja imza attık. Sadece benim katıldığım etkinlik sayısı Nisan 2014 itibariyle 5100’e ulaştı. Yola çıktığımızda en büyük destekçilerimiz bize inanan dostlarımızdı. Geçen bu uzun sürede her gün güncellenen online sektörel bir gazeteyi, “nicelik” açısından değil ama “nitelik” olarak Türkiye’nin en büyükleri ile rekabet eden ve güvenilir bir yayın haline getirdik. Tam 3650 gündür kesintisiz olarak güncellenerek yayınımızı başarıyla sürdürüyoruz.
Sanırım bu 10 yıllık yolculuğumuzda 2 ayrı kuruma çok özel teşekkür etmem gerekiyor. Bunlardan birincisi Turkcell. Yıllardır yayınımıza verdiği maddi manevi destek ve en önemlisi ilk günden bu güne yayınımızı özel ve değerli hissetmemizi sağladığı için tüm yöneticilerine özellikle de Kurumsal İletişim Bölümü başta olmak üzere görevinden çok yeni ayrılan Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler’e, Turkcell Grup Kurumsal İletişim Direktörü Filiz Karagül Tüzün ve tüm ekibine, aynı ekipte çalışmış şimdi farklı kurumlarda çalışan tüm dostlarıma teşekkür ederim. Turkcell Black Ekibi’ni de unutmadan…
Diğer bir teşekkür de Microsoft Türkiye’ye. Başta Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen olmak üzere tüm ekibine yayınımıza ve şahsıma gösterdikleri ilgi ve destekten ötürü teşekkür ediyorum.
PR tarafında ise dostlarımın bulunduğu MESE, İz, Marjinal, Desibel, ContactPlus, Zarakol, Effect, CPR, Owegoajans (Enise Hantal), Excel, Grup 7, İmage, İlyada, Leo, Medyaevi, MPR, On, PR Atölyesi, PrAktif, Time, Tria, Cohn&Wolfe, Ogilvy ve Aina 10 yıllık yolculuğumuzdaki işbirliklerimiz açısından ilk teşekkür edeceklerim arasında. Daha adını buraya yazamadığım ama çalıştığımız birçok PR firması da bizim için çok değerli. Bize bu 10 yıllık zorlu yolculuğumuzda destek olan tüm kurum ve kişilere yayınımız adına teşekkür ediyorum.
Son sözümüz ise yukarıdaki hikayemiz ile ilgili. Yayınımızın 10 yıllık yolculuğunda maddi manevi destek verenler gibi hiçbir biçimde destek olmayanlar da elbet oldu. İşte hikayemiz de onlaraydı… Yeri gelmişken onlara soruyorum: “10 yıldır bizimle ne evlat ne de kuyruk acınız var. Niye daha yakın dost olamıyoruz?”
Aykut Altındağ
Genel Yayın Yönetmeni
www.maxihaber.net
Hashtag: #aykutabiburada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları