Son Dakika
Selen Erdurak, Karel Kurumsal İletişim Direktörü Oldu
UPTION, MoneyGram’ın Türkiye’deki İlk Mobil Cüzdan İş Ortağı Oldu
KAGİDER, FEM Sertifikalı Kurumlar İle Kurumsal Üyelerini Bir Araya Getirdi
Elektriğin Bugünü ve Geleceği Electricity Eurasia Fuarı’nda Ele Alınacak
Red Hat Summit Connect İstanbul’da Gerçekleşti
6. Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödüllerini Aldı
Yozlaşma, sadece belirli bir bölge veya coğrafyaya ait bir durum değil. İnsanoğlu yaşadığı her yere düzeni ve yozlaşmayı beraberinde götürebiliyor. Kişiler veya firmalar güç kazandıkça değişebiliyor, bazen yozlaşabiliyorlar. Bazı firmalar güç kazandıkça bunları tüm paydaşları ile birlikte değerlendiriyor ve kendi çevresinde bir ekonomi oluşturuyor. Müşterileri ile birlikte büyüyor, devletleri için katma değer üretiyor ve küresel piyasada bir oyuncu olmak için yenilikçi yöntemler deniyorlar. Maalesef bazı firmalar ise mutlak güç ile birlikte mutlak bir yozlaşma içerisine girip kısa vadeli kar maksimizasyonu planları ile paydaşlarına çok büyük zarar veriyorlar. Bunu önlemenin en etkili yolu uluslararası hukuk kurallarının çok ağı yaptırımlarla desteklenmesi ve adalet sürecinin hızlı işlemesi üzerine kurulu.
Özellikle müşteri açısından marka değeri yüksek bazı şirketlerin tüm ürün ve hizmet üretim süreçlerinde, pazarlama ve satış faaliyetlerinde yüksek hassasiyet göstermeleri gerekiyor. Yakın bir zaman önce tanınmış bir otomotiv firması ile ilgili Amerika Çevre Koruma Ajansı’nın yaptığı tespit ve arkasından gelen suç duyurusu ile otomotiv sektörü büyük bir şaşkınlık yaşadı. Bu otomobil üreticisi grubun 2009-2015 yılları arasında ürettiği bazı “çevreci” dizel araçların aslında emisyon değeri olarak normal sınırın 40 katını aşan bir orana rastlandığı açıklandı. İddia edilen eylemin temel mantığı çok basit: Yapılan bilgisayar testleri için geliştirilen kapalı kodlu bir yazılım sayesinde otomobiller test başladığında bu durumu algılıyor ve geçici olarak düşük emisyon moduna geçiyorlar; test bittiğinde ise yüksek verimlilik için emisyon sınırı normal değerlerine geri dönüyor. Böyle bir hileye başvurulması nedeni ile Amerika’daki satışlardan dolayı sadece bu ülkeyi kapsayacak şekilde 18 milyar dolarlık bir tazminat davası için hazırlık yapılıyor. Diğer Avrupa ülkelerinde ise nasıl bir durum ortaya çıkacağı henüz netleşmedi. İlgili firmanın ise basit bir yönetim değişikliği ile bu işten kaçamayacağı aşikar. Uzmanlara göre şirket için olası bir iflas açıklama ihtimali bile mümkün gözüküyor, ancak firma bünyesinde bulunan bir çok lüks marka olduğu için finansal anlamda ne kadar yara alsa da bu işten kurtulabilir. Pazarda sahip oldukları müşteri topluluğu ve pay oldukça büyük. Finansal güç ise her türlü kriz için bir çıkış yolu sağlayabilir, özellikle de tazminatlar konusunda. Aksi takdirde diğer tüm firmaları da olumsuz etkileyecek bir sürece girilmesi durumunda bir kelebek etkisi yaşanabilir ve küresel bir krize yol açabilir.
Peki bu noktadan sonra neler değişecek? Böyle bir hileli tekniği kullanan otomobil firması daha çıkarsa ne olacak? İlk olarak denetimlerin daha katı hale geleceği ve kapalı kodla desteklenen tüm yazılımların iptal edilerek testlerin gerçekleştirileceğini söyleyebiliriz. Böyle bir olayın tekrar gerçekleşmemesi için tüm önlemler alınacak, yine de farklı güvenlik önlemlerinin de açığını bulma konusunda çok iyi olduğumuz düşünülürse bir süre sonra yeni sistemin de açık noktaları keşfedilecek. Aslında buna bir döngü olarak bakabiliriz; hatası ortaya çıkana kadar sistemler güvenilirdir ancak yeni sistemlere ihtiyaç olması için mutlaka bir açık ortaya çıkartılacaktır. Tüm bu gelişmeler sırasında çok önemli bir detayı atlamamak gerekiyor. Tazminat davaları, üretim teknikleri, dizel motorların sorunları derken arka planda son yıllarda çevreye ne kadar büyük zarar verildiğini unutmamak gerekiyor. Milyonlarca aracın bu tip motorlarla çevreyi normal değerlerin onlarca katı kirletmesi bizi hep başladığımız noktaya geri götürüyor: Bize tüm bu imkanları sağlayan dünyamıza neden bu kadar kötü davranıyoruz? Doğal kaynakları tüketmemiz, ağaçları kesmemiz, denizi kirletmemiz yetmedi şimdi bir de havayı ve atmosferi yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Meksika’yı etkileyen ve 5. seviye bir kasırga olarak sınıflandırılan Patricia, son anda etkisini kaybetti ve 2. seviyeye kadar düşerek vereceği zararı da azaltmış oldu. Eğer 5. seviye olarak Meksika sınırlarından içeriye girmeye başlasaydı, Dünya tarihinin en acımasız ve güçlü kasırgası nedeniyle çok büyük bir zaiyat ortaya çıkacaktı. Patricia aslında basit bir uyarıydı. Biz dünyayı bu hızla yok etmeye çalışmaya devam edersek, dünyanın da kendine has bir savunma mekanizması olduğuna şahitlik edeceğiz. Bu mekanizmanın çalışmaması için tüm uluslar çevreye karşı duyarlı olmalı ve sınırı geçenlere katı kanunlar çerçevesinde yaptırımlar uygulamalı. Aksi takdirde, doğa bize karşı asıl kozlarını oynamaya başlayacak. Bu kozlar arasında iklim değişikliği, şiddetli depremler, kasırgalar, bağışıklık kazanmış virüsler ve ozon tabakasındaki incelme gibi hiç de küçümsenmeyecek seçenekler var. Ahlaki yozlaşmayı engellersek doğa ile barış da imzalamış oluruz. Bu barış, olası tüm hukuki tazminatlardan daha faydalı olacaktır…
Etiketler: Amerika Çevre Koruma Ajansı » Erkut Altındağ » yozlaşmaİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları