Son Dakika
Üretici bir firmanın küresel anlamda marka olarak nitelendirilmesi için bazı koşulları yerine getirmesi gerekiyor. Tüketici memnuniyeti, ürün ve hizmetlerinin belirli bir kalitede olması, servis / tamir hizmetlerinin pazar çapında yaygın olması, ulaşılabilirlik gibi uzun bir liste olarak düşünebilirsiniz. Eğer küreselleşme sürecinde kamu kurumları ile devlet hizmetleri seviyesinde de anlaşma yapabilirlerse taklit edilmesi çok zor bir rekabet avantajı elde edebilirler. Bildiğiniz üzere Motorola firması, NASA’nın en önemli teknoloji ve malzeme tedarikçilerinden birisidir. Türkiye pazarında eskiden ciddi bir kaotik dönemden geçtiler ve resmi olarak ülkemizden ayrılmak zorunda kaldılar. Bu sebeple uzun süre Motorola markasından oldukça uzak kaldık. Hatta yeni nesilin bu markayı duymadıklarını bile söyleyebiliriz. Halbuki Amerika ve bir çok ülkede Motorola markası mobil cihazların öncüsü olarak tanınır. Örnek vermek gerekirse akıllı saatler konusunda bile dünyada ilk defa dairesel ekranlı saat teknolojinin öncüsüdür. Son dönemde mobil pazarı heyecanlandıran en önemli haberlerden birisi de Motorola firmasının artık Türkiye’ye geri dönüyor olması.
Motorola, geçmişte yaşanan sorunların tekrarlamaması için dikkatli davranması ve öncelikle hukuki açıdan kendini güvenceye alması gerekiyor. Türkiye’de rekabet edebilmesi için geniş bir dağıtım ve servis ağı inşa etmesi de şart. Muhtemelen bunun için de Lenovo markasının altyapısını kullanacaktır; öyle olacaksa da çok mantıklı gözüküyor. Ülkemizde Motorola’nın eski gücüne kavuşabilmesi için bir kaç anahtar stratejiyi bir arada kullanması başarı için ehemmiyet taşıyor. Örneğin doğru fiyat/performans ürünü cihazlar ile pazara giriş, bol aksesuar ve yedek parça desteği ile servis sağlayıcılarla yapılacak anlaşmalar kapsamında agresif bir satış politikası uygulaması çok önemli. Apple, Samsung ve LG gibi popüler markalar ile büyüyen bir neslin algısal olarak yeni bir markayla karşılaşmaları sıcak ve içten olmalı.
İlk olarak Moto G4 Plus ile piyasaya merhaba diyecek olan Motorola, giriş fiyatı olarak da 1.300 lirayı belirlemiş durumda. Yurt dışı fiyatı 250 dolar (Yaklaşık 750 lira) olan bir cihaz için bu fiyat seviyesi çok rekabetçi değil. Örneğin Asus firması bu konuda iki yıldan beri çok cesur bir politika izliyor. Yine tek bir model ile Türkiye’de satış yapmak da bir çok insan için soru işaretleri oluşturacaktır. Her ne kadar Moto Z modelinin de yakında satışa çıkacağı açıklanmış olsa da ürün yelpazesi geniş olmayan bir markanın pazarda tutunması çok zor olacaktır. Burada Apple örneği tezat bir durum oluşturuyor gibi gözükebilir ama Apple yıllardan beri Türkiye piyasasında ve piyasadan hiç çıkmadı.
Yeni bir telefon markasının daha ülkemize geliyor olması elbette rekabeti daha da kuvvetlendirecek, bu durum da kalitenin artmasına ve fiyatların düşmesine yol açacaktır. Belki de serbest rekabet piyasasının en büyük faydalarından birisi de bu tip yoğun rekabet ortamlarının her zaman tüketici lehine sonuçlanmasıdır. İkame ürünlerdeki alternatiflerin nicelik olarak artması beraberinde tüketicilerin nitelikli ürünlere ağırlık vermesine yol açmaktadır. Zaman içerisinde daha kaliteli üretim yapanlar da uzun yıllar güçlü bir şekilde piyasa oyuncusu olmayı başaran firmalar olacaklardır. Türk Uzay Ajansı’nın kurulmak üzere olduğu bugünlerde, Motorola firmasının NASA’dan sonra bizlere de teklif getireceğini düşünüyor, ancak Türk sermayeli firmalara fırsat verilmesi gerektiğini savunuyorum. Yine de tekliflerini görmekte fayda olacaktır tabiki…
Etiketler: Erkut Altındağ » Motorola » NASAİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları