Son Dakika
Sadece bundan 3-5 yıl öncesine kadar ne kadar rahattık. Hayatımıza sosyal ağlar henüz girmemiş ve akıllı telefonlar yaşantımızı esaret altına almamışlardı. Cep telefonumuzla yapabildiğimiz günde en fazla birkaç kişiye SMS (Kısa Mesaj Servisi) atmaktı. Derken birgün Facebook ile tanışıp ardından XING, FriendFeed, Twitter ve benzeri sosyal paylaşım sitelerine üye olmaya başladık. Mobil internetin ve akıllı telefonların yaygınlaşması ve ucuzlaması sonucu sosyal ağların bağımlısı olup çıktık. Daha çok sosyal olma kaygısıyla yan masadaki arkadaşımıza bile mesajımızı bu yolla gönderir olduk.
Çalışırken, konuşurken, yemek yerken, toplantıda, yolculukta, cenazede ve neredeyse tuvalette hatta gece en derin uykumuzdan uyanarak sağa sola, tanıdık tanımadık kimselere aralıksız mesaj gönderiyoruz. Hatta işi öylesine abarttık ki, sadece bir sosyal paylaşım sitesiyle de yetinmiyor “bir mesaj yazıldıysa en az 3-5 sosyal ağa düşmeli” fikriyle sosyal ağları mesaj bombardımanına tutuyoruz. Artık uykuda bile zaman kaybetmeye tahammülümüz yok. www.hootsuite.com benzeri siteleri kullanarak zaman programlı mesaj göndererek belki birilerine “bak ben hiç uyumuyorum, hep sosyalim” mesajı veriyoruz. Bu servislerle daha önce oluşturduğumuz mesajları, belli zaman aralıklarında, seçtiğimiz sosyal ağlara otomatik olarak gönderiyoruz.
Son günlerde haberlerde belki dikkatinizi çekmiştir; Tunus, Arnavutluk ve son olarak da Mısır’da yaşanan halk hareketlerinin ortak bir özelliği vardı. Bu ülkelerin hepsinde mevcut iktidarın medya üzerinde ciddi bir baskısı var. Buna rağmen sosyal ağlarda örgütlenen halk organize bir biçimde sokakları savaş alanına çevirdi. Mısır’daki otorite baktı ki böyle olmuyor internetin fişini çekti. Sonra da cep telefonlarını susturdu. Fakat görüldüğü üzere tüm bu yapılanlar sosyal medyanın devrimini önleyemedi.
Son yaşanan olaylardan sonra anlaşıldı ki; Facebook, Twitter, Facebook ve Daily Motion gibi sosyal paylaşım siteleri artık medyanın ötesinde çok büyük bir güç konumuna geldi. Belki klasik medyayı bir takım yaptırımlarla kontrol altına alabilirsiniz ama sosyal ağlarda durum farklı. Varoşda yaşayan bir gencin bir cümlesi bazen bir parti liderinin cümlesinden çok daha etkili olabiliyor ve değer buluyor. Orada statatü yok, sadece fikirler var.
Sosyal ağlar yavaş yavaş hepimizi kendisine esir ediyor. Her geçen gün paylaştığımız mesaj sayısı, üyesi olduğumuz sosyal ağ sayısı ve bu sosyal ağlarda takip ettiğimiz kişi sayısı artıyor. Daha az uyumaya, daha az çalışmaya başladık. Daha çok sosyal olduğumuzu düşünüyor fakat sanırım gittikçe daha fazla yalnız kalıyoruz. Arkadaşlarımızla buluşsak bile onlarla sohbet etmek yerine mobil olarak takıldığımız sosyal ağlara mesajlar gönderiyoruz. “Arkadaşlarla buluştuk” diye… Sürekli bir mesaj kaygısı içindeyiz.
Eğer henüz bir sosyal paylaşım sitesine üye değilseniz uzak durmanızı önereceğim. Bir dostunuz veya sevgilinizle oturup karşılıklı sohbet edin, kitap okuyun veya daha çok çalışın. Bizler elimizi kaptırdık, şimdi kolumuzu kurtaramıyoruz. İnsan “eskiden sosyal ağlar yokken cidden ne rahatmışız !” demekten kendini alamıyor.
Yazımı bitirmeden önce benim için önemli bir konudan daha bahsetmek istiyorum. Ocak ayının son haftasonu Antalya’da düzenlenen (30 Ocak – 4 Şubat 2011) Türkiye Küçükler Satranç Şampiyonası için Türkiye İş Bankası ve MPR’ın birlikte organize ettiği bir basın gezisine katıldım. Türkiye İş Bankası 23 Aralık 2005 tarihinde imzaladığı sözleşme ile Türkiye Satranç Federasyonu’nun resmi sponsorluğunu üstlenmiş ve bu işbirliği çerçevesinde satranç sporunu geliştirip yaygınlaştırmak amacıyla büyük emek harcıyor. Yapılan çalışmaları görmek amacıyla basın mensupları olarak Antalya-Kemer Limra Otel’de gerçekleşen bu turnuvanın açılışına katıldık. Otelde kamp yapan Satranç Milli Takımları oyuncularıyla da tanışma ve sohbet etme şansını yakaladık. Turnuvada yarışan miniklerin ve ebebeylerinin heyecanları gerçekten görülmesi gereken bir tabloydu.
Bu basın gezisine katılırken açıkcası bu köşeye birkaç defa sıkıntılı bir biçimde konu olan İş Bankası ve MPR ile ilgili tereddütlerim vardı. Fakat özellikle Türkiye İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Suat Sözen’in ve ekibinin göstermiş olduğu konukseverlik ve MPR Halkla İlişkiler’in profesyonel yaklaşımı sayesinde hiç bir aksaklık yaşamadan Antalya Basın Gezisi organizasyonu gerçekleşti. Bana da bu başarılı organizasyonu gerçekleştirenlere kocaman bir teşekkür etmek düşüyor. Emek veren herkese teşekkür ederim…
Bu ayki yazımı Albert Einstein’ın bir deyişi ile noktalıyorum. “İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır”
Etiketler: Aykut Altındağ » SMS » www.hootsuite.comİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları