Son Dakika
Zekanın birçok farklı tanımı olmasına rağmen en geniş anlamı ile sözcükleri, iletişim yöntemlerini iki veya üç boyutlu olarak algılayabilen, aritmetik işlem yapabilen, yaşadıklarını tecrübe ederek hafızasına işleyen, muhakeme yürütebilen canlıların bir özelliği olarak bilinmektedir. Bu özelliklere sahip olan canlı türünün sadece insan olduğunu bildiğimiz için zeka kavramını insanları sınıflandırırken kullanabiliyoruz. Hatta çeşitli testler ile insan zekasını ölçebiliyoruz. Hayvanlarda da zeka belirtileri nadiren de olsa görülebiliyor ancak yapılan testlerde genelde “bir eşyayı bilinçli olarak amacına uygun şekilde kullanma” testinde genelde hayvanların ezbere dayalı yöntemler nedeniyle başarısız oldukları biliniyor. Yine, açık sistemler dışında kalan tüm sistemlere verilen genel isim kapalı/mekanik sistemlerdir. Ayrıca insan tarafından oluşturulan her türlü sisteme de “yapay” sistem adı verilir. Günümüzde bilim insanlarının geliştirdiği gelişmiş yöntemler sayesinde kendi kendine karar alabilen ve uygulayan “yapay zeka”ya sahip sistemler geliştiriliyor. Temel amaç, yazılım sayesinde tamamen otonom davranabilen cihazlar üretmek ve insanlığın hizmetin sunmak. Kendi kendini yöneten fabrikalar, kendi kendini süren araçlar ve kendi kararlarını alan robot hizmetkarlar kulağa çok hoş geliyor. Tüm bu bilimsel gelişmeler insanlar tarafından yönetildiği için ortaya çıkan logaritmalar “yapay zeka” olarak isimlendiriliyor. Buradaki asıl kafa karıştırıcı soru, bu tip algoritmik hesaplamaları dayalı karar mekanizmalarının insan zekasını kaynak olarak kullandıkları için ne kadar “yapay” olduğu. Aslında yapay zeka olarak adlandırdığımız kavram insanoğlunun keskin ve evrime açık zekasının yeni bir uzantısı olamaz mı? Belki de insan zekası evrimleşiyor ve yeni bir tür olarak karşımıza çıkacak. Gelecekte insan zekasına sahip robotlar ile birlikte bir toplum kurabilir miyiz? Bu toplumda insanlar bir sebeple ortadan kalkarsa ve tek dominant tür yapay zekaya sahip robotlar kalırsa; hala robotların zekasını tanımlamak için kullanacağımız kelime “yapay” olur mu? Aslının ortadan kalkması yapay bir unsuru “doğal” hale getirir mi?
Yapay zekayı ayırt etmek için bilinen en etkili yöntem 1950 yılında Alan Turing’in bir makalesinde bahsettiği ve o günden bu yana kullanılan “Turing Testi”dir. Eğer bir yapay zeka ile görüştüğünüzü ayırt edemiyorsanız, söz konusu yapay zeka Turing testini geçiyor demektir. Şu anda Turing testi sadece yazılı olarak bilgisayar üzerinden uygulanabiliyor. Denek, birisi insan diğeri bilgisayar olmak üzere sırayla sohbet ediyor. Ancak hangisi bilgisayar, hangisi gerçek insan ayırt edemezse, sistematik olarak ayrıştıramazsa yapay zekanın hangi aşamaya gelmiş olduğu ile ilgili korkutucu bir gerçek ile yüzleşiyoruz. Yakın bir gelecekte ses dönüştürme teknolojilerinin de gelişmesiyle, telefon açtığımız bir firma veya kurum bize özel yazılımlar kullanan yapay zeka programları ile karşılık verebilir ve biz insan olmadıkları ihtimalini aklımıza getiremeyiz bile. Kaldı ki, şu anda bile bilgisayarlar milyarlarca karmaşık işlemi bir kaç saniye içerisinde gerçekleştirebiliyorlar. İnsan düşüncelerini ve duygularını da taklit edip, hatta özümseyip nasıl bir gelişmiş seviyeye gelebileceklerini tahmin etmek zor değil. Bu durum beraberinde işsizliğe sebep olacak bir gelişme olacaktır. Hiç sinirlenmeyen, saatlerce yorulmadan çalışan ve müşteri ile iletişime geçen müşteri temsilcileri düşünsenize! Böyle bir zaman dilimine geldiğimiz hangi zekanın doğal, hangisinin yapay olduğu ile ilgili tüm düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekebilir. Hatta bir gün, bizden daha gelişmiş olan bir zeka ani kararlar almaya başlayıp ve bizi “yapay” olarak görüp dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması için insanoğlunu ortadan kaldırmayı planlayabilir. Belki çok da haksız sayılmaz? Dünyanın bütün kaynakları herkesi doyurmaya yetecekken, neden gözümüz doymuyor? Neden barış içerisinde yaşamak varken birbirimizi öldürmeye çalışıyoruz? Neden mutluluğu paylaşmak varken, öfke ve şiddet dağıtmak istiyoruz? İnsanoğlu zekasını kusurları örtmek ve gidermek için kullanmak yerine, kusurlu bir şekilde kullanıyor. Peki bu “kusurlu” zihinlerin ürettiği “kusurlu” yapay zekalar karar alırken hata yaparlarsa? Kopyalanan ve taklit edilen zeka, hangi doğal zekanın bir yansıması olmalı? Barış ve huzur isteyen, ahlaklı ve dürüst insanların mı; yoksa tüm dünyayı bir bataklığa çevirmeye çalışan, savaş çığırtkanı acımasız insanların mı? Savaş, açlık ve sefaletin olduğu bir dünyaya çözüm bulacak her türlü yapay zeka kabul edilebilir. Peki, tüm bu sorunlara sebep olan mevcut “doğal zeka” değil mi? Bunun daha iyi bir kopyası, daha hızlı bir felaket ve yokoluş demek değil midir? Bu soruların cevabını verecek bir yapay zeka aranıyor…
Etiketler: doğal zeka » Erkut Altındağ » Turing TestiİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları