Son Dakika
İnternet üzerinden yapılan bankacılık ve benzeri üst düzey güvenlik gerektiren işlemler ne kadar güvenilir bir şekilde gerçekleştirilebilir?
Bu sorunun net bir cevabı var gibi gözükse de işin içinde “insan” değişkeni varsa her ihtimali değerlendirmeye almak gerekiyor. Çünkü üst düzeydeki güvenlik sistemlerini geliştirenler de bizden birileri olduğu için her zaman yazılımlarda bir “arka kapı” olabileceği gerçeğini unutmamak gerekir. Basit bir örnek üzerinden anlatmak gerekirse, diyelim ki hayatınızı değiştirecek bir sınava gireceksiniz. Bu sınavın soruları çok özel bir merkezde, dışarıya sızdırılması mümkün olmayan bir yapı içerisinde hazırlanıyor. Sınav günü müthiş güvenlik önlemleri altında sınava giriyorsunuz. Bozuk paralarınızdan tutun da evinizin anahtarına kadar her şeyi dışarıda bırakarak sınav salonuna giriyorsunuz. Sınavınızı her adayla eşit koşullar altında oluyorsunuz. Bu kısma kadar her şey kulağa mantıklı ve oldukça güvenilir geliyor. Aslında işin görünmeyen kısmında soruların güvenilir merkezden çeşitli kişilere dağıtılması, veya soruların kitapçıklara aktarılırken yedeklenmesi durumunda oluşabilecek bir bilgi transferi, sizin oldukça masumane olduğunu düşündüğünüz bir sınavın kazananlarını baştan aşağıya değiştirebiliyor. Yani en başta alınan güvenlik önlemleri, sınav sırasında uygulanan katı kurallar sadece gizli gerçeği gölgelemek için bir teknik sayılabilir.
Özellikle eğitim sisteminde tüm ülkelerin yaşadığı bir sorun olarak ortaya çıkan sınav sorularının güvenliği, ülkemizde de sıkça tartışılan bir konu başlığı. Hatta geçtiğimiz yıllarda bir süreliğine hiç gündemden düşmeyen bir konu olmuş ve aylarca tartışılmıştı. Sınav sorularının güvenliği konusunda çok farklı teknikler uygulayan bir çok ülke olsa da tamamen başarıya ulaşan bir ülkeden söz edemeyiz. Tekrar internet işlemlerinin güvenliği konusuna gelirsek, sistemi aşırı güvenli hale getiren mekanizma, aynı zamanda güvenlik işlemlerinin başlatıldığı noktadan hemen önce sisteme erişebilir. Bu da tüm sistemin sistemi yöneten kişiye açık olması, dışarıya ise güvenli olması anlamına gelir. Özellikle bankacılık işlemlerinde bizim beklediğimiz bankaya olan kurumsal güven nedeniyle böyle bir ihtimalin var olmaması üzerine kurulu bir temenniden öte bir şey değildir. Özetle, sızılamayacak hiçbir sistem veya manipüle edilemeyecek hiçbir yazılım bulunmuyor. İnternetten işlem yaparken mümkün olduğunca güvenli bir bilgisayardan girmeli, şifreler için sanal klavye kullanmalı ve şüpheli işlemlerden uzak durmalıyız. Tüm bunlara rağmen eğer sizin hesabınıza ulaşmak isteyen profesyonel birisi varsa, çok da şansınız yok demektir.
Küresel olarak artan enerji ihtiyacının çözümü nedir?
Nükleer enerji! En azından keşfettiğiniz enerji türleri arasındaki en güçlü aday olma özelliğini taşıyan nükleer enerjidir. Diğer her yol denendi, denenmeye de devam ediyor. Termodinamiğin kurallarını da hesaba kattığımızda bir enerjinin ortaya çıkması, başka bir enerji kullanmaya ihtiyacını ortaya çıkartıyor. Elektriğe dönüştürülebilecek her enerji türü farklı yollardan bir şekilde denendi. Su, rüzgar, hareket… Hiçbirisi atomun parçalanması sırasında açığa çıkan enerji kadar memnun edici sonuçlar vermedi. Hepimizin algısının ötesinde bir enerji türü ortaya çıkmadıkça, en geçerli ve verimli enerji üretimi yöntemi olarak atom enerjisini kullanmak zorundayız. Yeni nesil santraller ve alınacak güvenlik önlemleri sayesinde de oluşabilecek riskler minimuma indirilmelidir. Artan enerji ihtiyacı, petrole olan talebin azalması ile tamamen elektrik üzerinde odaklanacak. Her ne kadar rüzgar santralleri ile nüfusu az ülkeler bu ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve otonom kapasiteye ulabilecek durumda olsalar da, gelişmekte olan ve nüfusu kalabalık ülkeler atom enerjisini seçmek zorunda kalacak. Son olarak bir uyarı ile yazıyı tamamlayalım: Doğanın temelini oluşturan yapı taşlarını sürekli parçalayıp enerji elde etmeye çalışmak bizim açımızdan parlak bir fikir gibi görünebilir; yine de doğanın dengesi ile oynamanın, tabiatın nasıl müthiş bir intikam planı ile karşımıza çıkacağı gerçeğini değiştirmeyeceğini bilmek zorundayız!..
Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları