Son Dakika
Geçtiğimiz yıl oldukça popüler olan bir bilimsel makalede çoğu insanın yatırım yaptığını düşünerek girişimde bulunurken aslında çok büyük bir yanılgı içerisinde oldukları anlatılıyordu. Yatırım ile spekülayon arasında çok ciddi bazı farklar bulunuyor. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke piyasalarında spekülatif dalgalanmaların sıkça yaşandığını biliyoruz. Kısa süre önce ülkemizde döviz kurlarının fırtına gibi esmesi ve arkasından durulması bunun bir örneği olarak gösterilebilir. Gerçek bir yatırımdan bahsedebilmek için ortak hedefler, paydaşlar, karşılığı olan değerler ve ticari olarak bir ürün veya hizmet haline getirilebilen bir konsept bulunmak zorundadır. Temel amaç yatırım için ayrılan sermayenin kendini amorti ederek değerlenmesi ve bundan bağımsız olarak kurulan girişimin kendi gelirini elde etmeye başlamasıdır. Bu bağlamda altına ve dövize yatırım yapmak, aslında tamamen spekülatif bir kazanca umudu bağlamak demektir. Döviz, altın veya faiz gibi enstrümanlar ile en fazla iki tarafından kazanç elde edebileceği bir sistem oluşmaktadır. Ancak gerçek bir yatırım yapılması durumunda bir ekonomik yapı içerisindeki her unsur akışta olan paradan kendi payını alır. Örneğin elimizdeki parayı bankaya yatırıp faiz almak yerine bir girişime dönüştürdüğümüzde kendi etrafımızda bir minik ekonomik yapıyı canlandırmış oluruz. Dükkan kiralarız, eşya satın alırız, tadilat yaptırırız, personel alımı yaparız, tedarikçilerden ham madde alırız, müşterilere satış yaparız ve bu ilişkileri devam ettiririz. Ekonomik yapı içindeki her kesim bu etkileşime girer ve sisteme dahil olur. Kendi yatırımımız değerlenirken aynı zamanda para da kazanırız. Büyüyen ve güçlenen bir ekonomimiz olması için bu modelin hayata geçirilmesi ve spekülatif kazanç olanaklarının azaltılması gerekiyor. İngilizce’de “Investment” ve “Savings” olarak iki farklı ifade ile ayrıştırılan bu kavramlar, Türkçe’de tek bir kavram ile ifade ediliyor: “Yatırım”. Bundan dolayı da gerçek yatırım kavramının ne olduğunu anlamamız zaman alabiliyor. “Altın aldım” demek de “işyeri açtım” demek de yatırım kelimesiyle özdeşleştirildiği için bir anlam karmaşası yaşıyoruz. Bu nedenle “Birikim” kelimesini daha sık telaffuz etmeli, yatırım ile birikim kavramlarını net bir şekilde birbirinden ayırmalıyız.
Piyasada Dolar ve Euro için “gördüğü yeri unutmaz” şeklinde bir tanımlama vardır. Bu terimin kullanıldığı piyasalar genelde enflasyon ile mücadele etmeye çalışan, çalkantılı ve sıcak paranın çekingen davrandığı piyasalar olarak bilinmektedir. Yatırımlar başta inşaat olmak üzere birkaç sektörde toplanmıştır ve teknoloji tabanlı yenilikçi üretim yoktur. Ülkemizde ekonomik güç kazandıracak yeni nesil yatırımların tamamı AR-GE desteği ile şekillendirilecek yöntemlerle hayata geçirilmeli ve küresel piyasada rekabet edebilecek nitelikte ürün ve hizmet üretimine elverecek şekilde tasarlanmalıdır. Son dönemde askeri alandaki başarılarımızın diğer sektörlerde de geliştirilmesi ve desteklenmesi şarttır. Sürekli yeni binalar, gökdelenler ve rezidanslar yaparak ekonomiyi güçlendiremeyiz. Ayrıca emlak sayısının artması maalesef bir gerçeği daha ortaya çıkarmaktadır. Dağılım adil olmadığı için yeni yapılan tüm evler ve dükkanlar, daha önceden hiç bir evi olmayanlara değil çok sayıda evi olanlara paylaştırılmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de zenginin daha da zenginleşmesi önlenemeyen bir kapitalizm gerçeğidir. Bunun da önüne geçilmesi için tüm sektörlere önem verilmeli ve nitelikli istihdam oluşturacak yeni sahalarda rekabet edilmelidir. Bu formül doğru şekilde uygulanırsa inşaat sektörü başta olmak üzere tüm alanlarda daha dengeli yatırımlar yapılacak ve ülke ekonomisi ithal tüketimden ziyade yerli ürünlerin ihracına ağırlık verecektir. Bu da beraberinde hep arzu ettiğimiz güçlü bir ülke ekonomisini beraberinde getirecektir. Güçlü bir ekonomik yapıya kavuştuğumuzda hiç bir kredi değerlendirme kuruluşu notumuzu kıramaz, hiç bir dış mihrak spekülatif dalgalanmalar oluşturamaz. Daha da önemlisi işsizlik azalacağı için bununla birlikte toplumsal dinamikler de daha hızlı gelişecek, suç oranları minimuma inecektir. Birçok suç unsurunun arkasında ekonomik koşulların bulunduğu dikkate alınırsa, ekonomik kalkınma ile birlikte çok daha huzurlu ve refah bir toplum olacağız. Bunun için elimizden gelen her türlü imkan kullanılmalı, içerisinde “insanın” olduğu yatırımlar yapmalıyız. Nasıl ki yeni kurulan bir ailenin en önemli meyvesi bebek ise, yeni bir yatırımın da en önemli unsuru istihdam edilecek insan gücüdür. Herkesin kendi sahip olduğu eve bir kap sıcak çorba götürebilmesi, düzenli bir işinin olması, sağlıklı bir sosyal hayatın ve düzenli bir toplumun önemli göstergeleridir. İstihdamın yüksek olduğu bir ekonomide darboğaz, toplumlarda ise bozulma olmaz. Bizim için çözüm budur…
Atıfta Bulunulan Kaynak:
Pennies and Pounds. “Are you investing or speculating? (The Real Definition of Investing)”. Pennies and Pounds.
Etiketler: Erkut Altındağ » yatırımİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları