Son Dakika
Aile şirketleri için en genel literatür tanımı, şirketin hisselerinin yarıdan fazlasının bir aile grubuna ait olması şeklindedir. Aynı zamanda yönetim kademelerinde genelde aynı aileden gelen çalışanlar bulunur. Türkiye’deki şirketlerin %95’inden biraz fazlası aile şirketi statüsünde bulunuyor. Aile şirketlerine yapısal olarak bakıldığında birçok avantaja sahip olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki karar alma mekanizmalarının çok hızlı işlemesi. Kriz anlarında holdinglerin yönetim kurulları birkaç gün içerisinde ancak toplanırken, aile şirketlerinde bir akşam yemeği sırasında önemli kararlar alınıp kriz aşılabilir. Sermaye artırımı veya nakit ihtiyacı gerektiğinde ise aile büyükleri devreye giriyor ve geçici de olsa anlık dalgalanmaların etkisini en aza indirebiliyorlar. Aile şirketlerinin sahip olduğu tüm bu avantajların aksine bazı ciddi dezavantajlar da bulunuyor. Bunların ilki kurumsallaşma konusunda yeterli düzeyde olmayan aile şirketlerinin yönetim yeteneklerini kullanamaması. Diğer önemli bir konu ise aile şirketlerinde sıkça rastlanan bir problem olan nepotizm; diğer adıyla adam kayırmacılık veya işe akrabaların yerleştirilmesi. Ülkemizde sıkça rastlanan bir durum olan nepotizm, özellikle şirketlerde kilit pozisyonlara aile içerisinden akrabaların alınmasını ifade ediyor. Örneğin işletmelerde muhasebe veya finans gibi kritik öneme sahip departmanlarda uzmanlık düzeyinde bilgi sahibi olmadan çalıştırılan aile fertleri nedeniyle yapılan hatalardan dolayı her yıl binlerce şirket kepenk kapatıyor. Şirkette herhangi açık bir pozisyon için profesyonel çalışanlar yerine aile içerisinde işsiz durumda olan bireyler değerlendirmeye alınıyor. Hele ki aile bireyleri şirketin önemli pozisyonlarında görev alıyor ve işin nasıl yapılacağını tam olarak bilmiyorsa; öğrenene kadar çok yüksek bir maliyet ortaya çıkıyor. Hatta işi kusursuz yapana kadar geçen sürede ortada faaliyet gösteren bir şirket bile kalmayabiliyor!
Birçok şirket reklamlara milyonlarca dolar ödeyip ne kadar iyi bir şirket olduklarını, ürün ve hizmetlerinin ne kadar iyi olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bazı şirketler de piyasaya girişte çok düşük bir fiyat politikası uygulayarak ürün ve hizmetlerini mümkün olduğunca fazla müşteri ile buluşturmaya gayret ediyor. Hangi politikayı seçerse seçsin bir işletmenin sahip olabileceği en önemli değer, doğru pozisyonda doğru insanı çalıştırıyor olmasıdır. Hatta gidilecek hedefin belirlenmesinden önce kimlerle birlikte nasıl gidileceğini planlayan yöneticilerin günümüzün dinamik piyasa koşullarında daha başarılı olduklarını görebiliyoruz. Aile şirketlerinin başarılı olamamaları durumunda birkaç çıkış yolu alternatifi içerisinden kendilerine en uygun olanı seçmek zorunda olduklarını biliyoruz. Bunların arasında şirket evlilikleri, hisse devri veya satış opsiyonları var. Birkaç bölümün kapatılması ve şirketin küçülmesi de diğer bir alternatif. Eğer tüm çıkış çabaları işe yaramıyorsa iflas veya faaliyetleri durdurma kararı alınmak zorunda.
Aile şirketlerimizin küresel bir başarı gösterebilmesi için iki yeni olguya odaklanmaları gerekiyor: Gerilim ve belirsizlik. Bunun için de her bir çalışanın ne yaptığını çok iyi bilerek karar alması ve uygulaması lazım. Tecrübesine ve eğitimine önem vermeden işe alınan her bir çalışan şirketin hedefinden uzaklaşmasına yol açan bir oyuncu haline dönüşebiliyor. Yakınımızı mutlu ettiğimizi düşünürken, birkaç ay sonra hem şirketimizin kapanmasına hem de iş verdiğimiz akrabalarımızın işsiz kalarak hayal kırıklığına uğramasına yol açabiliyoruz. Şirket hiçbir zaman optimum noktaya ulaşamadığı için rakiplerin taktiklerine karşı sürekli bir savunma içerisinde olmaya çalışıyoruz. Tüm dünyada şirketlerin uygulamaya başladığı yeni bir taktiği de burada belirtmekte fayda olacaktır. Pac-Man savunması adı verilen bu strateji adını ünlü bilgisayar oyunundan alıyor. Eğer sizin peşinizde sizi yemeye çalışan canavarlar varsa sürekli kaçarsınız. Ancak oyunda elde ettiğimiz veya yolda bulduğumuz bazı iksirler sayesinde belirli süreler canavarları yiyebilir hale gelirseniz, siz canavarları peşinizden koşturursunuz. İşte asıl mesele, bizim rakiplerimizi etkisiz hale getireceğimiz yöntemler bulmak ve eşsiz stratejiler üretebilecek personeli şirkete kazandırmak. Sürekli savunma halinde kalıp kaçmaktansa, sürekli yeni taktiklerle ileri doğru gitmeye çalışmak ve rakiplerden çekinmemek belki de en etkili taktik olacaktır.
Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları