Son Dakika
İnternette kullanıcıların teknik bilgi gerektirmeden kendi istedikleri şeyleri, kendi istedikleri şekilde yazan insanların oluşturabildikleri, günlüğe benzeyen web sitelerine blog deniyor. Vikipedya’nın tanımına göre Blog, genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtmektedir. Çoğunlukla her gönderinin sonunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtilir. Yayıncının seçimine göre okuyucular yazılara yorum yapılabilir. Blog adını verdiğimiz bu web tabanlı sayfaların asıl kullanım amacı, kişinin kendisiyle ilgili güncel bilgileri ve duyuruları burada paylaşması ve diğer kullanıcıların da bu haberleri yorumlamasını sağlaması. Aslında Facebook da buna benzer bir platformu kendi teknolojik alt yapısı üzerinde barındırıyor. Başka bir aracı firmayla değil, sadece kendimize ait bağımsız bir sayfa üzerinde bu yapıyı kurmak için de blog dediğimiz bu sayfaları inşa ederek kullanmaya başlıyoruz. Alan adı kiralanırken isim – soyisim şeklinde olabileceği gibi bir rumuz veya lakapla birlikte de bir blog sayfası açılabiliyor.
Blog’umuzu yazarken acaba gerçek hayatta neleri ıskalıyoruz? Ailemize ve sevdiklerimize ayırmamız gereken zamanı blog sayfamız için harcadığımızda, geri dönüşü olmayacak ağır bir maliyet ile karşı karşıya kalma tehlikesi içerisindeyiz. Herkes kendi evinde, bir kutunun önünde diğer insanlarla haberleşmeye çalışırken aslında sosyal hayatını yok ederek kendini toplumdan soyutluyor. Sosyalleştiğini düşündüğü sırada aslında sosyal hayatındaki tüm kişiler ile arasındaki ilişkilerini zedeliyor. Diyelim ki eski bir dostunuzla uzun zamandır haberleşemediniz. Ne bir ziyaret, ne de bir telefonla hatır sorma imkânınız olmadı. Eve gittiğinizde hemen internete giriyorsunuz ve arkadaşınızın blog’una girerek onun duvarına kendisini ne kadar özlediğinizi, en kısa zamanda görüşmek istediğinizi söylüyor ve kendinizle ilgili birkaç havadisi de ekleyerek mesajı yayınlıyorsunuz. Blog sahibi arkadaşınız da kendi blog’unu kontrol ettiğinde sizin mesaj gönderdiğinizi görüyor ve hemen yanıtlıyor. Böylece eşsiz bir sohbete başlamış oluyorsunuz ve bu sıcak sohbet günlerce devam ediyor… İşte sosyal medya ve internetin bize sunduğu yeni iletişim modeli böyle işliyor. Takdir edelim ya da etmeyelim, bu sistem şu anda tıkır tıkır işlemekte ve birçoğumuz farkında bile olmadan yeni iletişim modeline uyum sağladık bile! İşin ilginci, birçok firma kendi kurduğu blog sayfaları ile müşterilerine yeni bir iletişim kanalı açmış durumda. Firmalar açısından baktığımızda müşterilerine yakın olmaya çalışması, onlardan geri bildirim alma gerekliliği nedeniyle blogların faydasından bahsedebiliriz. Bununla birlikte, söz konusu odak noktası insan olduğunda durum değişiyor. Hiçbir insan elektronik yöntemlerle iletişime geçmek için programlanmamıştır. İnsanların diğer insanlarla yüz yüze, gerçek zamanlı ve fiziksel olarak aynı mekanlarda olduğu koşullarda iletişim sağlıklı olacaktır. Yurtdışına giden bir akrabamız veya arkadaşımızla Skype üzerinden görüşmek bir problem teşkil etmiyor, bu iletişim modelini herkese uygulamaya başladığımızda problem ortaya çıkıyor. Çünkü daha kolay, daha zahmetsiz, bir emek harcamamıza gerek kalmadan iletişime geçmek çok kısa sürede bir alışkanlığa dönüşebiliyor.
Geçtiğimiz günlerde Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, Facebook, Twitter gibi sitelerde zaman geçiren ve internet üzerinden konferans görüşme yaparak iletişim kuran çocukların çok ciddi sosyal problemler yaşabildiğini ortaya koyuyor. Bunun temel nedeni, duyguların ifade edilmesi ve tecrübe edilmesi konusunda internetin ve bilgisayarların oluşturduğu olumsuz etki. Sosyal medya üzerinden iletişim kurmaya çalışan bir çocuk bunu yaparken sosyal becerilerini geliştiremiyor, duygularını hissetmeyi ve kullanmayı öğrenemiyor, empati kuramıyor. Böyle bir durumun sonuçları gelecek nesillerin iletişime kapalı, anlaşmazlıkları çözümleyemeyecek bir karaktere sahip olmaları tehlikesine yol açabilir. Özellikle de gençlerin oynadığı oyunların şiddet düzeyi yüksek olduğu için iletişimde barışçıl çözümler üretmeleri de mümkün olmayacaktır ve oyundaki karakterler de onlara bir örnek rol modeli teşkil edecektir. Belki de yakın zamanda dünyanın sonunun geleceği ile ilgili efsaneler doğrudur. Hangi efsaneler mi? Yoksa siz hala Mayaların blog’unu okumadınız mı?..
Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları