Son Dakika
Küresel krizle birlikte tüm uzmanlar serbest piyasa ekonomisinin güvenilir bir yapıya sahip olup olmadığını ve hem yerel hem de küresel pazarlarda nasıl bir etkiye sahip olduğunu tartışıyor. Tartışılan diğer bir konu ise ülkemizde sıkça görülmeye başlayan ve her geçen gün yenileri açılan, binlerce cihazın satıldığı büyük teknoloji mağazaları. Peki bu dev elektronik alışveriş merkezlerinin ne gibi avantajları var? İlk olarak serbest piyasa ekonomisindeki en önemli unsuru hatırlamamız gerekiyor; rakip sayısının artması rekabetin daha yoğun yaşanmasını, daha kaliteli mal ve hizmetlerin daha uygun fiyatla tüketiciyle buluşmasını sağlar. Ayrıca tek bir mekanda birçok ürünü inceleyebilir, satıcı baskısı olmadan elektronik cihazların tüm detaylarına göz atabilirsiniz. Yine teşhir ürünlerinin de yer alması tercihinizi kolaylaştıracaktır. Ülke ekonomisi açısından bakıldığında ise istihdam oranını arttırması ve devletin bu tip yüksek cirolu alışveriş merkezlerinden yüksek vergi toplaması olarak olumlu yanları olduğunu da belirtebiliriz.
Asıl önemli konu ise bu teknoloji marketlerinin piyasa üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerin ortaya konulması. Öncelikle istihdam kaynağı gibi gözüken bu teknoloji marketleri her ne kadar çok fazla sayıda personel çalıştırsa da bir çoğuna asgari ücret düzeyinde bir ödeme yapıyor. Örneğin yeni bir şube açtığında 100 kişiyi işe aldığını varsayalım; bunların yarısından fazlasına asgari ücret düzeyinde ödeme gerçekleştiriyor. Ayrıca firmanın kazandığı kar, sermaye sahibi olan ana şirkete veya girişimciye akıyor. Bu da çok parası olanın çok para kazandığı bir kapital sistem örneği. En büyük sakıncası ise, eğer bu alışveriş merkezleri şehir merkezlerine ve yaşam alanlarına çok yakın yerlerdeyse yakın bölgedeki küçük yatırımcıları tam anlamıyla piyasadan siliyor. Basit bir örnek vererek günümüzde sıkça gerçekleşen bu olayın daha net anlaşılmasını sağlayalım: Diyelim ki bir semtte 200 adet teknolojik ürün satan mağaza var. Bunların arasında bilgisayar şirketlerinden tutun da cep telefonu satan küçük yatırımcılara kadar her kesim mevcut. Bu 200 dükkanda aynı zamanda sermaye sahibi dışında çalışan 2 kişi daha olduğunu varsayalım. Mevzu bahis olan semtte tüm elektronik cihaz satışları bu 200 şirketin arasında paylaşılıyor. Yani toplam gelir 200 yatırımcı arasında performanslarına ve rekabet yeteneklerine göre adil bir şekilde dağılıyor. Ayrıca 200 ufak şirkete bağlı olarak çalışan 400 kişi de istihdam ediliyor. Ancak bu semte günün birinde büyük bir teknoloji mağazasının geldiğini varsayalım. Hem de tam merkezine! Her ürünü çeşitli kampanya ve promosyonlarla birlikte alış fiyatının üzerinden çok az bir karla satan, ancak çok sayıda sattığı için satış sürümünden yüksek kâr elde eden bir mağaza! Aynı zamanda sermaye gücü sebebiyle tedarikçilerle pazarlık gücü olan ve bu durumu lehine kullanan bir şirket! Şimdi düşünelim, bu 200 küçük firma arasında olsanız ne yaparsınız? Aynı zamanda klasik bir tüketici olarak da düşünelim; ucuza almak varken niye daha fazla ödeyelim ki?
İşte bir tüketici olarak kendimizi korumaya çalışırken küçük esnafı ve girişimciyi yok edecek bir sistemin içerisine çekiliyoruz. Doğal olarak ürünleri ucuza almak istiyoruz, bize en uygun fiyatı veren mağazayla alışveriş yapıyoruz. İşin tam bu kısmında devletin ve devlet iradesinin koyduğu regülasyonların devreye girmesi gerekiyor. Yurtdışında bu tip büyük mağazalara konan bazı yasaklar var. Bunların başında şehir merkezlerinden uzak bir noktaya kurulmaları gerektiği geliyor. Örneğin şehir merkezlerinden 30 km uzakta olmaları birçok ülkenin benimsediği bir kural. Böylece yerel girişimci zarar görmüyor. Bir diğer yaptırım da bu şirketlerin uyguladığı promosyonların yasal rekabete aykırı olup olmadıklarının sürekli kontrol edilmesi gerektiği. Çünkü bazı elektronik mağazaların sahip oldukları sermaye gücünü çeşitli firmalarla anlaşarak neredeyse maliyetinin altındaki bir satış fiyatıyla ürünleri satmak için kullandığı tüm dünyada biliniyor.
Dev elektronik ürün mağazaları gerçekten ekonomiyi güçlendiren ve piyasayı toparlayan bir yapıya mı sahip yenilikçi şirketler mi, yoksa mevcut sistem içerisindeki küçük balıkları yutup bir tekel piyasası oluşturmaya çalışan agresif kurumlar mı? Bu sorunun cevabını bulana kadar mahallemizdeki bilgisayarcı ve telefonculardan alışveriş etmeyi sakın kesmeyelim. Çünkü bir ülke ekonomisini ayakta tutan, size en yakında olan ve ufak bir dükkandan oluşan minik mağazasıyla ayakta durmaya çalışan gerçek girişimcilerdir. Belki de, bu girişimci bizden birisidir…
Etiketler: Erkut Altındağ » teknoloji marketleriİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları