Son Dakika
Yunanistan’ın Olympia bölgesinde başlayan ve efsaneler ile sporun birleştiği nokta olan olimpiyatlar bu sene Ağustos ayı içerisinde Çin’de düzenlenecek. İlk çıktığı dönemde hem bir çeşit tören, hem de insanların vücutlarını terbiye edip eğittikleri bir sistem olarak görülüyordu. İlk olimpiyatlarda kölelerin düzenlenen oyunlara katılması yasaktı. Ancak asil Yunan kanı taşıdığı belirlenen kişiler katılabiliyordu. Yunan yarımadasının Romalıların eline geçmesi itibariyle oyunlar tüm yurttaşlara açıldı. 4 yılda bir düzenlenen bu oyunlar kısa zamanda geleneksel hale geldi ve günümüze kadar yansıdı.
Olimpiyatların önemli bir özelliği de dünya barışını ve kardeşliği simgelemesidir. Olimpiyata katılan tüm ülkelerin birbirleriyle barış içinde yaşadıkları, ferah ve huzurlu bir hayatın hüküm sürdüğü bir dünya hayal edilir. Böylece tüm ulusların sporcuları kardeşçe yarışıp oyunu kurallarına göre oynar ve derecelendirilir. Ortaya çıkan bu tatlı rekabet sayesinde katılımcı ülkelerin umut ve hayalleri bir sonraki olimpiyatlara kadar devam eder. Olimpiyatlar önceden belirlenmiş kuralların olduğu ve tüm sporcuların bu kurallara disiplinli bir şekilde bağlı olması sonucunda ortaya çıkan bir yapılanma türüdür.
Tamamen kaosun hakim olduğu bir ülkenin sporcusu olduğunuzu düşünün. Ülkeniz işgal altında ve aileniz tehlike içerisinde. Hayatta kalma mücadelesi nedeniyle spor müsabakaları gölgelenmiş. Böyle bir durumda size başka bir ülkede düzenlenen olimpiyatlara katılma hakkı veriliyor. Bu ortamda yaşarken sizi çağırdıkları olimpiyat oyunlarına nasıl gideceksiniz? Gittiğinizde aklınız nerede olacak? Oyunlara mı konsantre olacaksınız, yoksa geride bıraktığınız ailenizin hangi koşullarda yaşam savaşı verdiğine mi kafayı takacaksınız? Olimpiyatlar barış içerisindeki bir dünyanın temsili göstergesidir. Halen birçok ülkede savaşlar yaşanırken olimpiyatların düzenlenmesi belirli sermaye sahiplerinin gelirlerini arttıracak büyük çaplı organizasyonlardan başka bir şey değildir. Irak’ta intihar saldırıları sebebiyle kanlı sabahlar yaşanırken, Çin’de düzenlenecek spor organizasyonlarında bu vahşete sebep olan ülkelerin markalarının sponsorluk savaşlarını izleyeceğiz. Oraya giden Iraklı sporcular bu reklamları gördüklerinde içinde bulundukları organizasyondan nefret etmeye başlamaz mı?
Örneğin Çin’i ele alalım; son yıllarda ülke olarak büyük bir gelişme gösterdikleri bir gerçek. Hatta ekonomik büyüme oranı olarak her yıl birinci oluyorlar. Bununla birlikte bu hızlı büyüme grafiği halkın büyük bölümünün yaşadığı sıkıntıları üzerinde direkt etki göstermiyor. Nüfus nedeniyle işsizlik oranının da tavan yaptığı ülkede çalışan insanlar düşük ücretlerle çok ağır mesailerde çalışmak zorunda kalıyor. Acaba Çin hükümeti olimpiyatların düzenlenmesi için yaptığı çalışmaların ufak bir bölümünü işsizliği azaltacak ve ülke ekonomisini rahat bir düzeye getirecek politikalar üzerine çalışsa daha iyi olmaz mı?
Dünyada yapılan bazı faaliyetler diğer gizli faaliyetleri görmemizi engellemeye yönelik çalışmalardır. İnsanlara bazı şeyler unutturulur; olaylar karşısında verecekleri tepki şiddeti düşürülür. Örneğin komşu ülkelerde her gün olan sayısız patlama, suikast ve çatışma kendi ülkemize gelmeden felakete dönüşmez. Beyin bu tip durumları bize yakın olarak algılamadıkça uyarı vermez. Eğer şu anda Afrika’daki birçok ülkede iç savaşlar hala devam ediyorsa bir gün zincirleme bir reaksiyon ile bu durum bizi de ilgilendirmeye başlayabilir. Bu nedenle hepimiz evrensel barıştan aynı ölçüde sorumluyuz. Dünya üzerinde herkese barış içinde yaşama fırsatı vermenin önem derecesini her türlü organizasyon ve çalışmanın üstüne çektiğimiz zaman altın madalyayı hak edeceğiz, ama şimdi değil…
Etiketler: Erkut Altındağ » olimpiyat » OlympiaİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları