Son Dakika
Televizyon karşısına geçtiğimizde en çok izlediğimiz programların başında magazin türündeki yapımlar geliyor. Hangi ünlü geceyi nerede geçirmiş, kim kiminle flört ediyor gibi soruların cevaplarını kolaylıkla bulabileceğiniz bu programlar görüntü kirliliği oluşturduğu gibi ahlaki erozyona neden olan sebeplerin başında geliyor. Yetiştirdiğimiz çocuklar televizyonda gördüklerini gerçek hayat gibi algılayıp bunun üzerine bir yaşam felsefesi belirliyor. Peki bize karşı yapılan bu manevi saldırıya karşı nasıl bir tepki veriyoruz?
Biz ne kadar masumuz? İhmalimiz var mı, yoksa kusursuz mu davranıyoruz?
Dışarıda kız arkadaşınızla romantik bir akşam yemeğine çıktığınızı hayal edin. Yemek bittikten sonra eve dönmek için yola koyulmak üzere lokantadan çıkıyorsunuz. Tam bu sırada dışarıda bekleyen kişiler tarafından resimleriniz çekiliyor. Arabanıza gidene veya bir taşıta binene kadar onlarca kare resminiz kayıt ediliyor. Nasıl bir tepki verirdiniz? Hoşgörüyle mi karşılardınız, yoksa asabınız mı bozulurdu? Fotoğrafçıya gülümser miydiniz, yoksa üzerine yürüyüp fotoğraf makinesini elinden almayı mı arzulardınız?
Kesin olan şu ki böyle bir durumun gerçekleşmesi hiç de hoş olmazdı. Yabancı bir kişi tarafından görüntülenmek bazen çok can sıkıcı olabiliyor. Az önce bahsettiğimiz magazin programlarında birçok ünlünün çeşitli eğlence merkezlerinden çıkarken fotoğrafları çekildiğinde ne kadar sinirli olduklarına tanıklık ediyorsunuz. İlk başta davranışlarını yadırgayabilirsiniz ama onların hissettiklerini anlamaya çalıştığınız zaman işin rengi değişiyor. Sürekli özel hayatınızı kayıt altına almaya çalışan ve sizi rahatsız eden kişilere karşı bir süre sonra müsamaha gösteremiyorsunuz. Sevdiğiniz kişiyle olan özel resimlerinizin başkaları tarafından görülme fikri sizi çılgına çevirebiliyor.
Şimdi gelelim işin korkutucu yönüne; özel hayatımızla ilgili bu kadar tutucu ve dikkatli davranmaya çalışmamızın hiç bir anlamı yok. Çünkü özel yaşantımızı kendi elimizle dış dünyaya ve yabancı insanlara teşhir edebiliyoruz. Hem de bunu yaparken büyük bir mutluluk duyuyoruz. Peki nasıl? Son yıllarda sayıları giderek artan arkadaşlık ve sosyal networking adı verilen tanışma sitelerinde kişisel bilgilerimizi başka insanlarla duyarsızca paylaşmaya başladık. Hatta o kadar ileri gidiyoruz ki kişisel sayfamızdan şu anda kiminle özel bir ilişki yaşadığımızı en özel marifetlerimizden birisiymiş gibi lanse edebiliyoruz. Bu yaptığınızın da çağın bir gereği olduğu, modernleşmenin bir kanıtı gibi göstermeye çalışıyoruz.
Tehlikeli bir sosyal tanışma ve haberleşme platformu olan Facebook sayesinde insanların özel hayatlarını kurcalamak için peşlerine muhabir takmaya gerek kalmadı. Kapı komşumuzun bile kendi sayfasında eşiyle birlikte en özel anlarında çekilmiş onlarca fotoğrafa ulaşıp bilgisayarınıza yükleyebilirsiniz. Umumi kullanıma açık olan bu resimler kimin eline geçebilir, nasıl bir tehlike oluşturabilir diye düşünen hiç kimse yok! Ayrıca sevdiklerinizle birlikte bir anı olması amacıyla fotoğraf veya video olarak kayıt etmişseniz, bu sizinle onlar arasındaki bir belgelendirmedir. Kendi aranızda çok yakın tanıdık ve yahut akrabalar dışında başka insanlara göstermeniz ne kadar doğru olur?
Kız arkadaşınıza sarıldığınız, kocanızın yanağına öpücük kondurduğunuz resimleri internette kime gösteriyorsunuz? Kişisel mahremiyet alanınızı neden koruyamıyorsunuz? Bir başkasının sevgilinizi görmesi sizin için bir gösteriş unsuru mudur? Annenize, babanıza gösteremeyeceğiniz resimlerin internette dolaşması güvenli mi? Bu yaptığınızın olası sonuçlarına katlanabilme yeteneğiniz var mı?
Aslında soruyu tersten sormamız çok karmaşık gibi görünen bu işi çözecektir: Babanızın, annenizi öptüğü bir fotoğrafı internet üzerinde görmek ister miydiniz?
Etiketler: Erkut Altındağ » Facebook » networkingİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları