Son Dakika
Selen Erdurak, Karel Kurumsal İletişim Direktörü Oldu
UPTION, MoneyGram’ın Türkiye’deki İlk Mobil Cüzdan İş Ortağı Oldu
KAGİDER, FEM Sertifikalı Kurumlar İle Kurumsal Üyelerini Bir Araya Getirdi
Elektriğin Bugünü ve Geleceği Electricity Eurasia Fuarı’nda Ele Alınacak
Red Hat Summit Connect İstanbul’da Gerçekleşti
6. Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödüllerini Aldı
Dünya üzerinde insanların toplu halde yaşamalarını sağlayan bazı kurallar vardır. Bunlar etik kurallar olup yasalar ile güçlendirilmiştir. Temel amaç, insanların bir arada yaşarken birbirlerine zarar vermelerini önlemek ve toplumun huzurunu sağlamaktır. Bu nedenle kanun koyuculara ve uygulayıcılara çok büyük sorumluluk düşmektedir. Hem geçerli bir hukuk sisteminin oluşturulması, hem de bunun etkin olarak uygulanması, insanların huzurlu ve barış içerisinde yaşamalarını sağlamaktadır.
Yargı aşamasında suçlulara ceza verilmesi oldukça zorlu bir süreçtir. Çünkü kanunların eksiksiz ve net bir biçimde yorumlanması gerekmektedir. Yanlış bir karar bir çok kişiyi mağdur edebilir. Teknolojinin de devreye girmesiyle hatalı karar verme ihtimali artık ortadan kalkıyor. Yapay Zeka’nın hukuk alanında uygulamaya konmasıyla birlikte çok şey değişecek.
Peki bu yapay zeka ne işe yarayacak? Aslında temel amaç çok basit ve anlaşılır; gelişmiş bir bilgisayar programına yasalar ve bugüne kadar yapılan duruşmaların içerikleri, sonuçları ve verilen cezalar yüklenecek. Bu bilgiler eşliğinde, bilgisayar yazılımı aynı tipteki bir dava ile karşılaşırsa hakime en uygun cezanın verilmesi için öneride bulunacak. Bunu yaparken de hem geçmiş yıl verilerini, hem de kanun maddelerini hesaba katacak. Çok uçuk bir fikir gibi görünse de Amerika’da deneme çalışmaları başlamış durumda. Aynı zamanda bu sistem hakimin de işini oldukça kolaylaştırıyor ve hukuk düzeninin daha hızlı ve etkin yürümesini sağlıyor.
Adalet kavramı herkesin kafasında aynı imajı oluşturuyorsa, işte o zaman bazı şeyler yolunda gitmeye başlamış demektir. Çünkü hukukta adı geçen cezalarla kişilerin algıladığı cezalar arasında zaman zaman oldukça büyük farklar bulunuyor. Kimine göre kırmızı ışıkta geçmek sıradan bir iş, kimine göre de başkasının ölümüne yol açabilecek çok ciddi bir suç!
Bir çoğunuz Uzay Yolu (Star Trek) dizisini izlemiştir; televizyonda William Shatner’ın Kaptan Kirk’i canlandırdığı eski versiyonuna mutlaka rastlanmışsınızdır. Uzay Yolu dizisi bilimkurgu akımının en önemli öncüsü olmuştur. Ayrıca konu olarak da sadece uzaylıları, uçsuz bucaksız evreni ve fantastik öğeleri değil, insan ve insani duygular ile ilgili her şeyi de ön plana çıkartan bir dizi olmuştur. Senaryoda özellikle de adalet ile ilgili temel sorunların başka uygarlıklar tarafından da yaşandığını ve bazı paradokslara çözüm üretilemediği sık sık vurgulanmaktadır.
Buna en güzel örneği, Star Trek dizisinin yeni bir versiyonu olan Next Generation bölümlerinden birinde anlatılan bir hikaye ile verebiliriz. Kaptan Luc Picard ve ekibi, medeniyetleri son derece gelişmiş bir insanımsı tür ile bağlantı kurar ve onların gezegenine gider. Bu uygarlık, son derece gelişmiş bir teknolojiye sahiptir ve cennete benzeyen yemyeşil bir dünya üzerinde yaşamaktadır. Irmaklar, meyve ağaçları, doğayla uyumlu mimari yapılar ekibimizin dikkatini çeker. Tüm insanlar büyük bir mutluluk içerisinde yemek yemekte, koşup oynamaktadırlar. Kaptan Picard bu medeniyeti temsil eden kişilerle görüşmeler yapar ve oldukça ilginç bilgiler elde eder. Örneğin bu uygarlıkta teknoloji en üst düzeye kadar gelişmiştir, ayrıca hiç kimse çalışmamaktadır. Daha da ilginci bu dünyada hiç kimse suç işlememektedir. Bundan dolayı etrafta kolluk kuvvetleri de bulunmamaktadır.
Ekibimiz incelemelerini bitirmek ve gezegende ayrılmak üzeredir. Tam bu esnada ekip üyelerinden biri yeşil bahçelerden birinde gezerken çocukların top oynadığını görür ve onların yanına gider. Çocukların fırlattığı top ekip üyesinin yanına kadar gelir. O da topu tekrar çocuklara fırlatır lakin top yön değiştirip bir bahçenin camını kırar. Henüz saniyeler geçmeden iki özel görevli gelir ve ekip üyesini hapishane benzeri bir yere götürürler.
Picard olayı duyar duymaz bu gelişmiş medeniyetin liderlerinin yanına gider ve ne olduğunu sorar. Onlar da adamlarının bahçe camını kırdığını ve kendi yasalarına göre suç işlediğini, bu nedenle cezasını çekmek zorunda olduğunu söyler. Kaptan Picard ekip üyesinin cezasının ne olduğunu sorduğunda ise korkunç bir durumla karşılaşır. Bu gezegende yasalara göre her suçun tek bir cezası vardır: ölüm! Picard bunun çok anlamsız ve gereksiz olduğunu ve insan hayatının ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışır. Ama karşı tarafın verdiği cevaplar da oldukça etkileyicidir. Eskiden kendi dünyalarında da kaos olduğundan, her dakika onlarca suç işlenen bir toplumda yaşadıklarını, aldıkları radikal kararlarla bu medeniyet seviyesine geldiklerini anlatırlar ve Kaptan Picard’dan bulundukları gezegenin yasalarına saygılı kalmasını isterler.
Dizinin sonlarına doğru Kaptan Picard kendi mürettebatından birinin ölmesine izin vermemek için bir kurtarma operasyonu düzenler ve ekibiyle birlikte gezegenden kaçar.
Buradaki kilit nokta, hikayenin bize anlattığı sistem! Gerçekten de bir suça en ağır cezayı vermek, diğer insanlar için caydırıcı olacak mıdır? Yani cam kırmakla yalan söylemek gibi suçlara da ağır cezalar verilebilir mi? İnsanoğlunun geçmişine baktığımızda adalet konusunda oldukça sıkıntılı dönemler yaşadığını görüyoruz. Büyük suçlara verilen küçük cezalar, veya günümüzde suç bile olamayacak davranışlara verilen ölüm cezaları tarihe damgasını vurmuş durumda.
Uzay Yolu dizisindeki gibi bir ütopyanın gerçekleşmesi belki de imkansız değildir. Gelecek yıllarda öyle kararlar alınabilir ki, suça yönelik eylemler en ağır şekilde cezalandırılabilir. Teknolojinin hızla geliştiği bir dünyada yaşıyoruz. Yeni dünya alışkanlıkları ve yaşam biçimi, yeni düzenlemeleri de beraberinde getiriyor. Bundan 20 sene önce siber-suç kavramından bahsedilseydi gülüp geçerdik, lakin günümüzde bizi tehdit eden en ciddi suçlardan bir tanesi!
Özetle, yaşadığımız dünya giderek değişiyor. Toplumlar arasındaki kültürel değerler de televizyon, internet gibi iletişim ağlarıyla birbirine yaklaşıyor, insanlar davranış ve kültür olarak birbirlerine benzemeye başlıyor. Eğer bu gelişme iyi kullanılırsa herkes için standart olabilecek norm ve kurallar oluşturulabilir. Gerçekten güzel ve yaşanabilir bir dünya istiyorsak, herkese adaletin eşit dağıtıldığı bir ortam oluşturmalıyız. Böylece birbirimizle uğraşmayı bırakıp aynı enerjiyi evreni keşfetmeye ayırabiliriz.
Etiketler: Erkut Altındağ » Luc Picard » Star Trek » William Shatner » yapay zekaİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları