Son Dakika
Digital Turbine, One Store’u Satın Aldı
Seçkin Özdemir, Securitas Ege Bölge Müdürü Oldu
Türk Telekom’dan GES Yatırımı
Depreme Hazır İstanbul İçin İlçe Kent Konseyleri İstişare ve Eşgüdüm Toplantısının İlki Gerçekleşti
Aktif Ventures ve Sodec Arasında Fintek Dünyasında Güç Birliği
Karmasis ve Bulutistan Stratejik İşbirliği Yapıyor
2018 yılını geride bırakırken özellikle ekonomik anlamda oldukça zorlu bir yıl geçirdik. Ancak yeni yıl beraberinde yepyeni umutları getiriyor. Özellikle tüketici elektroniğinde birkaç yeni teknolojinin adından sıkça bahsedildiğine tanıklık ettik. Yapay zeka destekli işlemcilerin cep telefonlarında yaygın şekilde kullanılması, Bitcoin benzeri kripto paraların oluşturduğu yeni finansal sektör ve bu sektördeki inanılmaz dalgalanmalar, otonom araçların yeni nesil versiyonlarının piyasa sürülmesi, üç boyutlu yazıcıların metal ürünler tasarlaması, Drone’ların hayatımızın bir parçası haline gelmesi ve akıllı ev teknolojilerinin daha fazla aileye ulaşacak şekilde uygun fiyatlar ile piyasadaki yerini alması bunlara örnek olarak gösterilebilir. Tüm bunlara bir de çentik tasarımlı telefonları eklediğinizde 2018 teknoloji takımını kurmuş oluyorsunuz. Ancak bu gelişmeler, yeni gelecek radikal yeniliklerin yanında pek de kayda değer değil. Peki 2019 yılında hangi teknolojiler ile tanışacağız? Bu teknolojiler hayatımızda neleri değiştirecek?
Yapay zeka listenin en başında yer alıyor. Yıllardır yapay zeka üzerine çalışmalar yapan yazılım şirketleri mevcuttu, ancak uygun donanım olmadığı için bu teknoloji istenilen düzeye erişememişti. Gelişen işlemci teknolojisi ve beraberinde yazılım desteği ile cep telefonlarına kadar uygulama alanı genişleyen bir yapay zeka teknolojisi 2019’un gündemini oldukça uzun bir süre işgal edecek. Şimdilik yüksek işlem gücü ve çekilen fotoğrafların işlenmesi ile ilgili fonksiyonları, çok yakında kendi kendine işlem yapabilen ve kullanıcının alışkanlıklarına göre şekillenen arayüzler ile yapay zeka bir nevi evrimleşecek. Henüz Skynet tarzı bir tehdit olmadığını biliyoruz ancak bu kadar hızlı bir gelişim süreci yaşanması hepimizi korkutmalı.
Gelişen finansal piyasalar ve ödeme sistemleri sebebiyle nakit paranın kullanımdan kalkması için hamleler yapan ülkeler var. NFC teknolojisini destekleyen cihazların artması, kredi kartlarının yaygın kullanımı ve online bankacılık işlemlerinin tercih edilmesi sebebiyle büyük bir maliyet unsuru olan “para basımı” artık gerçekleştirilmeyebilir. Bunun telaffuz edilmesi için erken bir tarih olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, ancak maaşınızı en son ne zaman bankadan çekmeye gittiğinizi hatırlamaya çalışmak bile bu kaçınılmaz gerçeğin ne kadar yakınımızda olduğunu anlamamızı sağlayacaktır. Güvenlik sorunlarının da aşılması durumunda üzerimizde taşıdığımız elektronik aygıtlar, kartlar veya çipler sayesinde tamamen dijital ortamda para harcayıp ödemelerimizi gerçekleştireceğiz.
Ticari olarak ayakta kalmaya çalışan firmaların tüketiciler üzerinde bazen farklı oyunlar oynadığını da görüyoruz. Son iki yılda veri madenciliği yapan bir çok girişimci ekran kartlarına yoğun rağbet gösterdi ve ekran kartı fiyatları arttı. Ancak Bitcoin ve benzeri yeni nesil para birimlerinin beklenmedik düşüşü, özellikle Çin başta olmak üzere Asya ülkelerindeki milyonlarca veri madencisinin kış aylarının gelmesi ve elektriğin daha maliyetli olması sebebiyle veri madencisi sayısı son iki ayda oldukça azaldı. Ekran kartı üreten şirketler bu detayı hesaba katmadıkları veya gelişmeleri öngöremedikleri için stok fazlası ürünlerle baş etmek zorundalar. Rasyonel mantık, bir ürün bollaştığı zaman değerinin azalacağını öngörüyor. Ancak işin ilginci, ekran kartı üreticileri bu durumu bir kriz nedeni sayıp ekran kartı fiyatlarına zam yapmaya hazırlanıyor. Ne kadar garip değil mi? Çok rağbet varken arz talebi karşılayamadığı için ürün fiyatı artıyor; ancak ürün sayısı talepten fazla olunca da ürünler elde kaldığı ve stok maliyeti oluşturduğu için ürünün fiyatı yine artmaya devam ediyor. Peki hangi durumda veya koşulda ürün fiyatları düşecek?
Hangi yeni nesil teknolojiler karşımıza çıkarsa çıksın, yatırım amaçlı olmayan ithal teknolojik ürün ve hizmet tüketimini yavaşlatmalıyız. Çeşitli ticari günler sayesinde yapılan indirimleri takip ediyor, kendimize yeni oyuncaklar ediniyoruz. Ancak bu oyuncakların her birinin beraberinde bir sorumluluk getirdiğini, özellikle “önceki çalışıyorsa, bozulana kadar yenisi alınmamalı” kuralını hatırlamamız gerekiyor. Tüketimin bir sonu yok, aynı şekilde bizim ihtiyaçlarımızın da öyle. Aktif olarak kullanmayacağımız bir çok ürünü alıp evde istiflemek yerine, sadece “gerçekten” ihtiyacımız olan ürünlere yönelmeliyiz. Önümüzde ekonomik anlamda çok kolay geçecek günler yok, ancak zoru daha kolay hale getirmek de bizim elimizde. Fiyat/performans oranı en yüksek olan ürün ve hizmetleri takip etmeli ve gelir düzeyimizi aşan harcamalardan kaçınmalıyız. Belki de yapay zekanın tam bu noktada devreye girmesi ve bizleri harcamalar konusunda yönlendirmesi gerekiyor. Kendimize söz geçiremediğimiz zamanlarda yapay zekaya sahip telefonunuzun “yenisini almana ihtiyacın yok, talebin reddedildi” şeklinde cevap vermesi ve sipariş vermenizi engellemesi gerekiyor olabilir. Bizim doğal zekamız kendimize hakim olmaya yetmiyorsa, yapay zekanın varlığı bu noktada hepimiz için bir kurtuluş olabilir…
Etiketler: Erkut Altındağ » yapay zekaİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları