Son Dakika
Huawei’nin XMAGE 2024 Mobil Fotoğrafçılık Sergisi İstanbul’da Gerçekleşti
Zyxel Networks, WiFi 7 Portföyünü Genişletiyor
Gastro Elazığ Projesi Kapsamında 76 Çeşit Saray Yemeği Tanıtıldı
Dijital Öğretmenler Ankara’da Buluştu
Bora Yücel, Odine Çözümlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oldu
BYD HAN ve Sedan Modeli BYD SEAL Türkiye’de Satışa Çıktı
2020 yılına girerken hepimizin farklı hayalleri ve umutları vardı. Henüz yılın çok başındayız ancak tüm dünyada ve Türkiye’de yaşananlar sebebiyle oldukça tedirginiz. Ağır bir depremin sonuçları ile yüzleşirken bir de global bir salgın ile karşı karşıya kaldık. Corona virüsü henüz Türkiye’de tespit edilmedi ve temennimiz de bu yönde ancak yayılma hızı üzerinden basit bir hesaplama yaptığımızda ülkemize uğrama ihtimali de bulunuyor. Böyle bir durumda özellikle Büyükşehirlerde nasıl bir ortamın oluşacağı büyük bir soru işareti. Hastanelerde nasıl bir karantina uygulamasının olacağı, toplu taşıma için özel bir önlem alınıp alınmayacağı, devlet dairelerinin çalışma durumları gibi birçok konu başlığı var. Ayrıca Wuhan’daki sokağa çıkma yasağı ve ev karantinası gibi bir durum Türkiye’de olursa, ekonomik açıdan büyük bir hasar alabiliriz. İnsan sağlığı herşeyden önemli, gereken tüm tedbirler alınacaktır ancak en az hasarla bu işten nasıl çıkabiliriz? Bu ayki odak noktamız bu olacak.
Corona virüsünün kaynağı çok tartışıldı. Balık pazarında satılan hayvanlardan geçtiği, yarasalardan türediği, Amerika’nın biyolojik silah deneyi olduğu gibi birçok teori ileri sürüldü. Sosyal medya hesapları üzerinde alternatif tedavi yöntemleri bile konuşuldu. Tüm bunlar olurken virüs çok hızlı bir şekilde yayılmaya devam etti. Bu tip hastalıkların en ideal tedavi yöntemi hastalık yayılmadan önce aşı korumasıdır. Ancak aşının bulunması ve hazırlanması ise oldukça zaman alacak. Keşke her şey filmlerdeki gibi olsa ve hastalığın hemen başında bilim insanları bir tedavi bulup onu kısa sürede üretmeye başlasa. Ancak gerçek dünyada süreç çok daha zorlu ve yavaş işliyor. Hayvanlar üzerindeki aşı deneyleri, hasta insanlar üzerindeki denemeler ve patent süreci gibi birçok sebepten dolayı aşının ticari olarak üretimi uzun bir zaman alacaktır. Ancak devlet müdahalesi ile hızlandırılması veya farklı bir kamuoyu baskısı durumunda süreç biraz daha hızlanabilir.
Herkesin aklına gelen soru şu: Hastalığın bu hızla yayılması durumunda dünya nüfusunun ne kadarına bulaşabilir? 23 Ocak’ta 639 olan enfekte olan hasta sayısı, 2 Şubat’ta ben bu yazıyı tamamlarken 14.637 olmuştu. Yapılan simülasyonlarda hastalığın ilerleme hızı, bölgesel yayılımı ve diğer değişkenler eklendiğinde korkutucu bir tablo ortaya çıkıyor. Tahminen Eylül ayına kadar “peak” adı verilen tepe noktasına ulaşma ihtimali var ve toplam 1.5 milyar kişi virüsten etkileniyor. Elbette bilgisayarların hesaplaması basit algoritmik mantık üzerine kurulu. İnsanların alacağı önlemler, karantina uygulamaları, alternatif tedaviler gibi tüm ihtimaller dikkate alınırsa virüsün kontrol altına alınabileceği gerçeği de mevcut. Ne olursa olsun, önümüzdeki bir kaç hafta çok kritik.
2 ile 14 gün arasında bir kuluçka süresi olan Corona virüsünün görüldüğü ülke sayısı şu anda 27. SARS’ın yayıldığı dönemde yüzde 10 olan ölüm oranı, Corona virüsünde yüzde 2 düzeyinde seyrediyor ve genelde ileri yaştaki hastaları hastalık ağır etkiliyor. Tüm bu göstergeler ışığında her ülke kendi sınavını verecek. Henüz hastalık vakası görülmeyen ülkelerde Corona’nın kuluçka döneminde bulunduğu, ayrıca yurtdışına sık seyahat eden kişilerin ideal bir taşıyıcı oldukları düşünülüyor.
Filmlerde, romanlarda ve bilgisayar oyunlarında bu konu sıkça işlenir. Kimi senaryoda uzaylıların müdahalesi ile, kimi senaryoda buzulların erimesi ile, bazılarında ise ilaç şirketlerinin gizli oyunları sebebiyle ortaya çıkan virüs insanlığın veya medeniyetin sonunu getirir. Aslında bugünlerde tam da böyle bir durum ile karşı karşıyayız. Ne bir sinemada film izliyoruz ve ara vereceğiz; ne de bir oyundayız ve ölürsek yeniden oyuna başlayacağız. Virüsün mutasyona uğrama ve daha güçlü hale gelme ihtimali de var. 2020 yılı insanlığın sadece açlık, yoksulluk ve savaşlar ile değil, aynı zamanda ortak bir düşmana karşı vereceği mücadele ile hatırlanacak. Maalesef bu sahnede oyuncular biz olacağız ve hazırlanmak için bir prova olmayacak…
Etiketler: Corona virüsü » Erkut AltındağİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları