Tek Mekânda Tüyler Ürperten Gerilim: “DROP – Kabul Et veya Reddet”

Gerilimin ustası yönetmen Christopher Landon, yeni filmi “DROP – Kabul Et veya Reddet” ile izleyicileri tek bir mekânda geçen, yüksek tansiyonlu bir sinema deneyimine davet ediyor. 90’lar gerilimlerine ve Hitchcock klasiklerine selam duran bu yeni yapım, teknolojinin karanlık yüzüne ayna tutarak seyirciyi sinema koltuğuna çivileyecek.

Blumhouse ve Platinum Dunes’un ortak yapımı olan filmde başrolde White Lotus dizisinden tanıdığımız Emmy adayı Meghann Fahy yer alıyor. Fahy, kocasının ölümünden sonra yıllar sonra ilk kez bir randevuya çıkan dul bir anne olan Violet karakterine hayat veriyor. Ancak şık bir restoranda başlayan bu randevu, Violet’in telefonuna gelen anonim “drop” mesajlarıyla kâbusa dönüşüyor. Mesajlar, yalnızca sinir bozucu içeriklerle sınırlı kalmıyor; tehditkâr bir yapıya bürünüyor ve Violet’in küçük oğlunun hayatı tehlikeye giriyor. Randevusu Henry’yi (Brandon Sklenar) öldürmesi emredilen Violet’in, sevdiklerini kurtarmak için zamana karşı yarıştığı soluksuz bir hikâye başlıyor.

Senaryosunu Truth or Dare ve Fantasy Island projeleriyle tanınan Jillian Jacobs ile Chris Roach’un kaleme aldığı film, gerilimi gerçek zamanlı olarak ve tek bir mekânda ustalıkla inşa ediyor. Yapımcılığını ise Michael Bay, Brad Fuller, Jason Blum gibi türün duayen isimleri üstleniyor.

Filmin tamamı, Chicago’nun gökdelenlerinden birinin tepe katında yer aldığı varsayılan ancak aslında İrlanda’daki Ardmore Stüdyoları’nda sıfırdan inşa edilen lüks restoran Palate’ta geçiyor. Özellikle teknolojik gözetimin, dijital şantajın ve ev içi travmaların işlendiği senaryo, günümüz toplumunun dijital paranoyalarına sert bir ayna tutuyor.

Film, hem sinematografik açıdan hem de hikâye anlatımı bakımından seyircinin zihninde uzun süre yer edecek bir psikolojik gerilim deneyimi vadediyor.

DROP – Kabul Et veya Reddet’i seyrederken telefon bildirimlerinizi sessize alın, çünkü bu filmden sonra her “ding” sesi başka bir anlam kazanacak!