Son Dakika
31 Ekim’de haber bültenlerinde yer alan son dakika haberi, aslında büyük umutlarla başlanılan ve büyük yatırım yapılan bir sektörün dönüm noktası haline geldi. Virgin Galactic’in ticari uzay gemisi olan SpaceShipTwo (Uzay Gemisi II) uçuş sırasındaki bir hata nedeniyle yere çakıldı. 2 pilottan birisi kurtarılamadı, diğeri ise kazayı paraşütle atladığı için yaralı olarak atlattı. Virgin Galactic ilk turistik uzay seyahatini 2015’in hemen başında yapmayı düşünüyordu. Ancak bu beklenmeyen gelişme şirket için ciddi bir kaynak kaybına yol açacak gibi gözüküyor. Ödemesini bile yapan uzay turistlerinin bir kısmı bu olaydan sonra iptal başvuruları yapmaya başladılar. Virgin Galactic’in milyarder kurucusu Richard Branson turizm programlarından asla vazgeçmeyeceklerini ve önceden belirledikleri turizm takvimine uyacaklarını söyledi. Peki uzay turizmini hangi çarpıcı gelişmeler bekliyor? Bu sektörün önündeki en önemli engeller nedir?
Uzay yolculuklarının önündeki en önemli engellerin başında yerçekimsiz ortam geliyor. Böyle bir ortamda bulunmanın uzay turistlerini nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Her ne kadar uzay turisti olmak için çeşitli sağlık kontrolleri şart koşulmuş olsa da, gerçek astronotlar bu ortamda kalmak için yıllarca eğitimden geçiyor. Uzay turizmi kapsamında yerçekimsiz ortamda geçirilecek zaman süreci 5 dakika ile 60 dakika arasında değişiyor. Bu denli kısıtlı bir zaman dilimi için yüzbinlerce dolar ücret ödemek ancak aşırı zenginlerin yaşayabileceği bir keyif. Bu nedenle maliyet unsuru da diğer bir kısıt olarak karşımıza çıkıyor. Bilindiği üzere bu yıl boyunca Mars’a gidip koloni kuracak gönüllüler konuşuldu. Hatta bunların arasında Türklerin de yer alması beraberinde birçok soruyu getirdi. Muhtemelen başarısızlık ve astronotlar için ölümle sonuçlanacak bir maceraya atılmak ne kadar mantıklı?
Örneğin Mars seyahati ve gezegendeki kolonileşme faaliyetleri için neredeyse imkânsız bazı koşullar mevcut. İlk olarak 0 ile -100 derece arasında değişen sıcaklık Mars yüzeyini yaşamak için çok zor hale getiriyor. İklime bağlı olarak gerçekleşen toz fırtınaları da şiddetinden dolayı koloni binalarına zarar verebilir. Mars’ta yaşamanın diğer bir zorluğu da psikolojik etkenler. İlk gidenler için en önemli hedef orada ilk yaşayanlar olmak. Ancak bu motivasyon kaynağı zamanla etkisini kaybedecek ve yerini yalnızlık hissine bırakmaya başlayacaktır. Geri dönüşün ihtimal dâhilinde olmaması, beraberinde psikolojik davranış bozukluklarını ve intihara olan eğilimi arttırabilir. Kullanılan elektronik cihazların bozulması durumunda yedek parça sorunu çıkacağı da aşikar. Mars’a seyahat ile ilgili en ciddi problemlerden birisi de renk sorunu! Evet, Mars’ın toprak rengi ile gökyüzü birbirine çok yakın olan ve insan gözünün zaman zaman karıştırdığı iki renkten oluyor; kızıl giri ve kahverengi. Bu nedenle farklı renkleri tespit etmek zor; her yer aynı renk gözükebiliyor. Mars’tan gelen fotoğraflarda beyaz ve parlaklık dengeleri ile oynanıyor ve biliminsanlarının kaya türlerini daha rahat seçebilmeleri için dijital bir işlem yapılıyor. Ancak bu gerçek Mars görevine mümkün değil, her yer birbirine benzer renk gözükecek. Mars’ın kolonileşme için çok küçük olması ve orada meydana gelme ihtimali her zaman olan kazalar da bu gezegenin doğru bir seçim olmadığını kanıtlayan detaylar.
İnsanoğlunun uzay merakı giderek artacak, teknolojinin gelişmesi ile birlikte teşebbüsleri de artacak. Tüm bu girişimlerin bazı getirileri de olacak. Ancak bu getirilerin çoğu bilimsel olarak dünyadaki yaşamı kolaylaştıran gelişmeler olarak karşımıza çıkacak. Tıpkı uzay endüstrisi için geliştirilen cihazların tıp bilimine adapte edilmesi veya tüketici elektroniğine olan yansımaları örnek olarak gösterilebilir. Yine de uzay araştırmalarında hep hayal edilen başka galaksilere ulaşmak, yeni, canlı türleri keşfetmek, başka bir gezegende koloni kurmak gibi ütopik hayaller sonuçsuz kalacak. Çünkü tüm bu gelişmelerin olması için zamana ihtiyacımız var. Öyle biz hızla dünyadaki kaynakları tüketiyor ve yeryüzüne zarar veriyoruz ki, bu atılımı yapabilecek düzeye hiçbir zaman erişemeyeceğiz. Birçok hipoteze göre dünyanın bu yüzyılın sonuna kadar vakti var. Sonrası için telaffuz edilenlerin başında kıtlık, olası bir nükleer savaş, atmosferin yok olması, hatta daha da korkutucu olanı belirli bir azınlığa yer açmak için toplu bir katliamın yapılması geliyor. Bütün bu düşünceler aklımıza bir soruyu getiriyor: Uzayda başka bir akıllı medeniyete rastlarsak, onlara sunacağımız fırsat ne olabilir ki? İşte bu nedenle, umuyoruz ki bize rastlayacak kadar talihsiz değillerdir…
Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları