Son Dakika
Ülkemizdeki başdöndürücü gelişmelerin bu kadar hızlı olması hepimizi doğrudan etkiliyor. Siyasi ve ekonomik dalgalanmalar, komşu ülkelerdeki savaşların Türkiye üzerindeki etkisi, dış göç almamız, trafik sorunu derken kendi hayatımıza yoğunlaşmakta zorluk yaşayabiliyoruz. “Benim kariyer hedefim nedir, gelecekle ilgili hayallerim nasıl olmalı” gibi soruları çoktan es geçiyoruz. Dünyadaki huzursuzluk ve savaş ortamını da hesaba katarsak aslında içinde bulunduğumuz bu ortamı tam anlamıyla tanımlayabilecek bir kelime karşımıza çıkıyor: Kaos.
Her ne kadar doğal bilimlerde ortaya çıkan bir yaklaşım olsa da Kaos Yaklaşımı sosyal bilimlerde de oldukça sık kullanılan bir teori haline geldi. Kaos Yaklaşımının bilinen diğer adı da Kelebek etkisidir. Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Edward N. Lorenz’in çalışmalarına dayanan bu teori, aynı zamanda illiyet bağı denilen sebep -sonuç ilişkilerini ve kurgusal anlamda zaman yolculuğunu bile içermektedir. İhtimaller ağacı olarak da bilinen ve alınan kararların geleceği nasıl şekillendireceğini açıklayan teorinin de bir benzeridir.
Kaos yaklaşımın temellerinden birisi olan çevresel belirsizlik, aslında örgütler tarafından büyük bir avantaja dönüştürebilir. Birçok kurum geleceğin net bir şekilde kestirilemediği ve muğlak ortamlarda mevcut pozisyonlarını korumak ister. Genelde bu tip dönemler agresif bir politika izlemek ve büyümek için en ideal zaman dilimleridir. Literatürde Kondratiev Dalgası olarak da bilinen görüşe göre her ekonomi zaman içerisinde çeşitli döngülerden geçmektedir ve yüzyıllar boyunca devam etmektedir. İlk dönem Refah Dönemi olarak adlandırılır, peşi sıra Durgunluk Dönemi gelir. Bu dönemi müteakiben Depresyon (Buğran) Dönemi yaşanır ve bu dönemin sonlarına doğru ekonomik anlamda bazı gelişmeler ve yenilikler sağlanır. Bu döngü tekrar başa döner ve her 50-60 senede bir kendini yeniler. Depresyon Dönemi birçok belirtiye sahiptir. Genel manzaraya bakıldığında aşırı kapasite kullanımı, endüstrilerin aşırı olgunlaşmış olması, pazarın doygunluğu, alt sistemlerin uygunsuzluğu ve hızlı tüketim verileri dikkat çekmektedir. Hizmetlerin ve ürünlerin nitelikleri azalmış ve müşteri isteklerini karşılayamaz hale gelmiştir. Para piyasaları spekülatörler tarafından sürekli manipüle edilmektedir. Bilişim ve ulaşım sektörleri doymuş durumdadır. Ürünler birbirini taklit etmekte ve yenilik içermemektedir. İşsizlik tepe noktasına ulaşmış ve üretimdeki iyi maaşlı işler genelde yerini zayıf nitelikli ve düşük maaşlı işlere bırakmıştır. Ulusal ve bireysel zenginlik düşüş eğilimi içerisindedir. İşte tam bu aşamada, diğer bir deyişle Buhran Dönemi tamamlanırken yeni yatırım olanakları ve inovasyon fırsatları ortaya çıkar. Yeni teknolojiler ve enerji kaynakları geliştirilir. Fabrikalar inşa edilir, yeni nesil işler oluşturulur ve insanlar işe alınır. Genel anlamda ekonomi, sosyo-teknik veya tekno-ekonomik makro sistem, ekonomik büyüme gibi unsurlar birbirleriyle ilişkili hale gelir ve olumlu bir geri besleme sistemi oluştururlar. Buğran Dönemi geride kalır ve tekrar ekonomik refah yükselir.
Kaos yaklaşımında sistemin sürekli bozulması, kötüye gitmesi beklenir. Bir noktada sistem kendini yenileyecek ve yeni bir düzen oluşturacaktır. Bu oluşan yeni düzende bir süre sonra tekrar bozulma eğilimine girecektir. Ülkemizin şu anda yaşadığı ve birçok ülkenin yıllar boyunca erişemeyeceği bu yoğun enformasyon ve değişim dönemi bir süre sonra kendini yeni bir şekilde ortaya çıkaracaktır. Özellikle komşularımızda yaşanan ve Orta Doğu’yu bir savaş alanı haline getiren bazı üzücü olayların da bir noktada duracağını ve yeni düzen içerisinde daha stabil bir yapıya kavuşacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Asıl önemli olan ülkemizin bu çalkantılı dönemden en az hasarla çıkmasıdır. Bu nedenle özellikle düşünce kuruluşları yakın gelecekle ilgili tüm alternatifleri net bir şekilde ortaya koymalı ve simülasyonlar üzerinde çalışmalıdır. Kondratiev Dalgası yaklaşımını da düşünürsek ülkemizin yaklaşık 10 senedir bir çıkış içerisinde olmasından dolayı bunun biraz daha süreceğini öngörebiliriz. Düşüş dönemine doğru ilerlediğimizde yumuşak bir geçiş yapmak için gereken önlemleri almış olmamız da önem kazanıyor. Özellikle ithal tüketim konusunda çok ihtiyatlı davranmamıza ihtiyaç var. İşte bu nedenle Eylül’de tanıtılacak olan iPhone 6 veya iWatch için çok aceleci davranmayın. Yedinci nesili beklerken ülke ekonomisinin durumunu kontrol etmek daha rasyonel bir tercih olacaktır. Sadece hatırlamamız gereken tek bir önemli husus var: Ukrayna, Irak, Afganistan, Suriye gibi ülkelerde insanların her sabah can güvenliği olmadan uyanmaları, evsiz bir göçebe hayatı sürmeleri ve aileleri için kaygı duymaları şu anda bizim bilmediğimiz duyguların başında geliyor. Ancak dünyadaki gelişmelerin hızla kötüye gitmesi, bu tip olayların bizim de başımıza gelebileceğini gösteriyor. İşte bu nedenle, her ithal ve pahalı ürünü alırken aklımızdan bunu geçirmeliyiz. Gerçekte bir ihtiyacı karşılamak için mi alıyoruz, yoksa tamamen keyfimiz ve arzularımız için mi? “Benim kullandığım telefonla dünyadaki savaşların ve yoksulluğun ne ilgisi olabilir?” diye düşünüyorsak, kaos yaklaşımının en önemli kurallarından birisini yok sayıyoruz demektir: “Dünyadaki herhangi bir şeyi açıklamak istiyorsanız, geriye kalan her şeyi açıklamak zorundasınız demektir. Çünkü her şey birbiri ile bağlantılıdır”…
Makalenin hazırlanmasında aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Kiel, L. D., & Elliott, E. W. (Eds.). (1996). Chaos theory in the social sciences: Foundations and applications. University of Michigan Press.
Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları