Son Dakika
BJK SuperApp’in Lansmanı Gerçekleşti
Turkcell Mobil Uygulamasını Yeniledi
Siber Saldırılarda Sisteme Sızan Kötü Amaçlı Yazılımların Kullanımı Yüzde 168 Arttı
Yandex Reklam Tercihleri Araştırması’nın Sonuçları Belli Oldu
Özel Sanal Gerçeklik Müzesi Müzeverse Kapılarını Ziyaretçilere Açtı
Gastromasa Gastronomi Konferansı İstanbul’da Gerçekleşti
Evrende trilyonlarca yaşanabilir gezegen olma ihtimaline rağmen, yeni dostlarımızı henüz keşfetmemiş olmamızın bir anlamı var mı? Gelişen uzay teknolojileri sayesinde uzayı gözlemleyebiliyor, yakın gezegenlere araştırma robotları gönderebiliyoruz. Elbette bunlar daha ilk adımlarımız, ancak gelişmeler oldukça umut verici olduğu için yeni bir canlı türüyle tanışma ihtimalinin olması hepimizi daha da heyecanlandırıyor. Yine de yıllar geçtikçe dünya üzerinde işler tam olarak istediğimiz gibi gitmiyor. Savaşlar, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, çevrenin hızla kirlenmesi ve doğal kaynakların aşırı düzeyde tüketilmesi bize uyarı işaretleri olarak bir mesaj vermeye çalışıyor. Diğer yaşanabilir gezegenleri aramak yakın zamanda bir meraktan öte, zorunluluk haline gelebilir. Evrendeki tek yuvamıza bu kadar kötü davrandığımız için çok da uzak olmayan bir zamanda yeni yuva arayışına girmek zorunda kalabiliriz.
Dünyanın kaynakları tükeniyor, nüfusun artması ile birlikte daha hızlı tükenecek. Kritik eşik olarak 2050 yılı telaffuz ediliyor. Uzak bir zaman dilimi gibi gözükse de yaklaşık 30 sene sonra yaşadığımız gezegenin belki de çöküşüne tanıklık edeceğiz. Kıt kaynaklar gıda ve su savaşlarına yol açacak. İlk etapta ılıman ve tarıma uygun iklimlerde yer alan ülkeler işgal edilmek için savaşa sürüklenecek. Elbette bu da yetmeyecek ve dünyadaki nüfusun azaltılması için muhtemelen kitle imha silahlarına başvurulacak. Bugüne kadar üretilen silahlar muhakkak caydırıcı güç olması açısından önemli. Ancak kimse hiç kullanmayacağı bir ürün veya hizmet üretmek istemez. Bir kısmı da olsa bu silahlar bir gün hammadde savaşları için kullanılacak. Günümüzde küresel bir dünya savaşı olmaması sizi yanıltmasın. Birçok ülkede artan gerilim ve iç savaş tehlikesi gün geçtikçe artıyor. Özellikle Orta Doğu ve Afrika’da huzur yok. Avrupa Birliği’nin de ekonomik altyapısının tartışıldığını ve yakın zamanda dağılabileceğini biliyoruz. İngiltere ilk adımı attı ve birlikten çıktı. Birleşik Krallık açısından 52 milyar Sterlin zarardan bahsediliyor. Özellikle İngiltere’nin böyle bir karar alması, Avrupa Birliği’nde kalması durumunda oluşacak zarardan kaçmak için tek kurtuluş yolu olarak AB’den çıkış seçeneği değerlendirildi ve uygulamaya konuldu. Bu detay bile geleceğin ülkeler için ne kadar çetin geçeceğini gösteriyor.
Mensubu olduğumuz yaş kuşağı, dünyayı keşfetmek için çok geç, uzayı keşfetmek için de çok erken dünyaya gelmiş durumda. Dünya üzerindeki bir çok sır aralandı, coğrafi keşiflerin neredeyse tamamı yapıldı. Ancak uçsuz bucaksız bir boşluk olan uzayda yer alan gezegenler, galaksiler için kat edecek çok yolumuz var. Yeni bir yaşanabilir gezegene gittiğimizde oraya huzur ve barış mı götüreceğiz, yoksa o gezegendeki doğal kaynakları ele geçirmek için agresif bir politika mı izleyeceğiz? Eğer o gezegenin kendi sakinleri varsa onlara nasıl davranacağız? Dünya üzerinde kendi ırkına hoşgörü göstermeyen bir tür, sizce bizden olmayan başka bir yaşam biçimine yaşama hakkı tanır mı? İşte bu korkutucu sorunun cevabını bilen akıllı medeniyetler bizimle bu nedenden dolayı temasa geçmiyor olabilirler. Çünkü temasa geçtiklerinde sadece iki seçenekleri olacak. Ya teslim olacaklar, ya da bizi yok etmek zorunda kalacaklar. Çünkü biz insanoğlu olarak yok olana kadar durma niyetinde değiliz…
Etiketler: Erkut Altındağ » uzay teknolojileriİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları