Son Dakika
Online yayınlar ve bu yayınlarda çalışan Muhabir, Editör, Haber Müdürü, Yayın Yönetmeni vs. hayatlarını idame ettirecek gelirleri nereden kazanırlar veya başka bir deyişle bu değirmenin suyu nereden gelir bilir misiniz? Eğer dededen, babadan kalma bir servetleri veya yaptıkları ikinci bir işleri yoksa tek bir gelir modelleri vardır, o da yayının aldığı reklamlardır. Yayın çok özel haberlere veya çok başarılı röportajlara imza atsa bile reklam alamayan yayının kendini sürdürebilme ve yaşama şansı yoktur.
Hele bir de “şeytanlık” yaparak bir haberi 10 sayfaya bölmüyor, her sayfada haberi okurken defalarca sayfayı yeniden yükletmiyor, abuk subuk konulara “Son Dakika” başlığı atmıyor, orası burası açık hatunlardan onlarca sayfalık galeriler yapmıyor ve “Kimin taraftarı daha fazla” gibi provoke edici anketler düzenlemiyorsanız, sadece sitenize gelen kadar sayfa gösterimi yapabilirsiniz. Okuyucularınızın da yazdığınız haberi, röportajı veya köşe yazısını anlamak için biraz bilişim jargonundan anlaması ve standart bir zekaya sahip olması gerektiğini düşündüğümüzde elinizde tek bir gerçek kalır; o da sizi okuyan kişilerin sadece yazdığınız konuyla ilgili yani reklam ajanslarının “hedef kitle” dediği bir kesim olduğudur.
Her reklam verenin aslında sorması gereken soru şudur: “Çok fazla tekil ziyaretçi ve sayfa gösterimi alan site mi yoksa çok daha sınırlı sayıda ama doğru hedef kitleye ulaşan site mi mesajı en doğru olarak iletir? Elbette işin doğru olanı hedef kitleye ulaşan, çok fazla erişim alan sitelerdir. Türkiye’de gerçekten doğru hedef kitlesine ulaşmayı başaran, çok büyük erişimi olan başarılı online yayınlar var. Onlar zaten belirli bir kurumsal büyüklüğe ulaşmış durumda ve reklam pastasından büyük payları potansiyel güçlerini kullanarak alabiliyorlar. Fakat çok büyük kitlelere ulaşmayan ama kısıtlı da olsa hedef kitleye ulaşan yayınların reklam pastasından neredeyse hiç pay alamamaları da sektörün dinamiklerinin gelişimi açısından bir hayli düşündürücü.
Ülkemizde Bilişim Sektörü’nde basın toplantısı düzenleyen firmaların çok büyük çoğunluğu tanıttıkları ürün ve hizmetleri kamuoyunun anlayabileceği haberleri yapabilmesi için belli bir eğitim, tecrübe ve bilgiye vakıf, anlatılan ürünün teknik detaylarını anlayabilecek donanıma sahip olan gazetecileri çalıştıkları yayınları adına sürekli toplantıya çağırırlar. Sektörümüz çok büyük olmadığı için bilişim konusunda haberleri kaynağında takip eden toplamda 10-15 yayın sürekli olarak toplantılara çağrılarak haber ve röportajlarıyla ürün veya hizmetin tanıtılmasına büyük katkı sağlarlar.
Basın toplantılarına çağrılan bütün yayınlar normalde eşittir. Fakat firmalarca yapılan reklam medya planlamasında sürekli aynı yayınlara büyük bütçeler ayrılması, aynı toplantıya çağrılan diğer yayınlara “Sıfır Bütçe” veya “Sadaka Bütçe” verilmesi sektörün en büyük ve acilen düzeltilmesi gereken sorunudur.
Bizler sizin basın davetlerinize icabet eden, sürekli haberlerinizi yapan, bilişim konusunda uzman, eğitimli ve tecrübeli gazetecileriz. Bu yayınları sürdürebilmek, kurumsal bir yapıda devam edebilmek ve fatura kesebilmek için şahıs veya limited şirketler olarak hizmet veriyoruz. Hepimizin çalıştığı büyük, küçük veya home ofislerimiz var. Sabit giderlerimiz, sigorta giderlerimiz ve yönetim giderlerimiz mevcut. Bizi toplantılarınıza çağırıyorsunuz, kar demeden, kış demeden, sıcak demeden, şehir dışı demeden koşup geliyoruz, çok ciddi zaman ve mesai harcıyoruz. Kimi zaman röportaj, kimi zaman özel haber, fotoğraf ve video çekimleri yapıyoruz. Kendimizi basın toplantılarında her yayınla ve her gazeteciyle eşit hissettiriyorsunuz. Sonra gel zaman git zaman görüyoruz ki bizler sadece varlıklarıyla boşluk dolduran gazetecileriz. Yayınlarına reklam bütçesi ayırmadığınız, ayırmayı hiç düşünmediğiniz, yurtdışı organizasyonlarınıza davet etmediğiniz ve davet etmeyi hiç düşünmediğiniz. Hatta bazen “düzenlediğimiz basın toplantılarına gelip yiyip-içip eğleniyorsunuz, daha ne istiyorsunuz. Reklamı biz istediğimiz mecraya veririz. Bizim tasarrufumuzda…” diye düşündüğünüzü düşündüğümüz.
Özetle, biz sizlerin düzenlediğiniz her basın toplantısında görmek istediğiniz, soru soran, işi bilen, katıldığı toplantıdan sonra haberini yapan, boşlukları çok güzel dolduran ve aleyhinize yazmadığımız sürece hep toplantılarda boşlukları doldurmamızı isteyeceğiniz kişileriz. Arayıp soruyor ve gönlümüzü hoş tutuyosunuz. İş reklam bütçesi ayırmaya geldiğinde veya yurtdışında bir organizasyon olduğunda birden sesiniz soluğunuz kesiliyor, telefonlara bile çıkmıyorsunuz. Sonra birden basın toplantısı zamanı geldiğinde kısır döngümüz yeniden başlıyor. Böyle devam ederse yakında boşlukları doldurmaya tecrübeli ve eğitimli gazeteci bulamayacaksınız. O gün gelene kadar boşlukları doldurmaya devam…
Bu ayki yazımı Dostoyevski’nin bir deyişi ile tamamlıyorum. “İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir”.
Aykut Altındağ
Genel Yayın Yönetmeni
www.maxihaber.net
Hashtag: #aykutabiburada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları