Son Dakika
2020 yılı ülkemiz ve dünya için hiç iyi başlamadığı gibi, hepimizi karamsarlığa sürükleyecek şekilde geçmeye devam ediyor. Şu anda tek gündem virüs salgını. Tüm dünya ülkeleri uzun zamandır ilk defa ortak bir düşmana karşı savaşıyor. Zengin veya fakir ayırt etmeden, sınıfsal farklılıklara bakmadan saldıran bir düşman! Ancak düşman o kadar acımasız ki, her ülke kendi derdine düşmüş durumda. Bireyler, kurumlar, topluluklar, yerel ve ulusal hükümetler ve uluslararası organlar tarafından Covid-19’un yayılmasını yavaşlatmak veya durdurmak için birçok önlem almaya çalışıyor.
Covid-19’un bulaşmasını azaltmak için bu önlemler, bireysel ve çevresel önlemleri, vakaları tespit etme ve izole etme, temas çekme ve karantina, kitle toplantıları, uluslararası seyahat de dahil olmak üzere sosyal ve fiziksel uzaklaştırma tedbirlerini içeriyor. Önlemler arasında aşı ve kesin tedavi şu anda olmamasına rağmen, özellikle sosyal mesafe gibi önlemler enfeksiyon sayısını azaltmada ve hayat kurtarmada önemli bir rol oynuyor. Dünya Sağlık Örgütü Covid-19 salgınını dört seviyeye ayırıyor: Bunlardan ilki hiç bir vaka bildirilmeyen ülkeler. İkincisi tek tük (aralıklı) vakaların görüldüğü ülkeler. Üçüncüsü, salgının yayılmaya başladığı ve kümeler şeklinde görüldüğü bölge veya ülkeler. Dördüncüsü ise artık tüm toplumu doğrudan etkilemeye başlamış büyük ölçekli vakalar. Dünya genelinde bilinen vaka sayısı 1.000.000’u geçmiş durumda. Birçok uzmana göre taşıyıcı olup belirti göstermeyen hastalarla birlikte sayı bu rakamın 6 ile 10 katı arasında!
Peki, dünya nereye doğru gidiyor? Ülkemiz bu durumdan ne kadar etkilenecek? Hangi önlemler alınırsa zarar minimum seviyeye indirilebilir? Kearney Danışmanlık, Earth Enstitüsü ve Dünya Sağlık Örgütü’nde temin ettiğim güncel bilgiler çerçevesinde olası Covid-19 senaryolarını hem küresel ölçekte, hem de ülkemiz için değerlendirmeye çalıştım. Ortaya çıkan sonuçlar şu şekilde:
İlk ve iyimser senaryoya göre Nisan ayında birçok ülkede kayıtlara geçen en yüksek hasta sayısı (tepe noktası) görüldükten sonra, virüsün bulaşma hızı birden düşmeye başlayacak. Mayıs ayında az sayıda vak’a ile mücadele edilecek ve Haziran ayında birçok ülke virüsten tamamen temizlenmiş olarak koymuş oldukları çeşitli yasakları kademeli olarak kaldıracak. Bu senaryoda Ağustos veya Eylül ayı gibi uluslararası uçuşların da normale döneceği öngörülüyor. Küresel ölçekte %5’lik bir ekonomik daralma olacak ancak ülkelerin Merkez Bankaları’nın ve özellikle FED’in alacağı proaktif önlemler ile süreç minimum hasarla atlatılmış olacak. Ülkemiz de yaz aylarının sonuna doğru tekrar turizm gelirlerine kavuşacak. Tedarik Zinciri faaliyetleri tam faaliyetlere eski günlerine geri dönecek.
Bu tahmin modelinde 2020 yılının tamamında virüsle mücadele var. Vaka sayılarındaki artış göreceli olarak düşecek ancak yıl içerisinde hiç bir zaman sonlanmayacak. Bu sebeple ülkeler sınırlarını diğer ülkelere açamayacaklar, uçak seferleri yapılmayacak. Böyle bir durumda dünya ekonomisinin %10 ile %20 arasında küçüleceği ve ülkelerin milli gelirlerinde bu oranda bir düşüş olacağı varsayılıyor. Ülkeler küresel işbirliklerine gitmek zoruna kalacaklar, Avrupa Birliği dışında daha küçük gruplardan oluşan alternatif minik birlikler kendiliğinden oluşacak. Büyük ölçekli firmalar ayakta kalırken, Kobiler ve aile şirketleri derin bir darbe alacaklar. Ülkemizde ise Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın Yüzde 10’a kadar küçülmesi öngörülüyor. 2020 yılının sonuna doğru yeni vakalar olmadığında ve tüm enfekte olanlar iyileştiğinde, spor müsabakalarından tüm sosyal etkinliklere kadar her türlü faaliyet tekrar normale dönecek.
Virüsün bildiğimiz özellikleri arasında çok hızlı bulaşabilmesi ve bazı hastalarda hiç belirti göstermemesi gibi bazı unsurlar yer alıyor. Bu iki özellikle birleştiği zaman tüm sağlık sistemlerini zorlayacak bir karışım oluşturuyorlar. Hasta olduğunun farkında bile olmayan bireyler toplum içerisinde, tek bir günde yüzlerce kişiye virüsü yayabiliyor. Üçüncü ve olası bu senaryoda, ülkelerin uzun bir süre vakaları sıfırlamayacakları, bu sebeple virüsün dünyada devirdaim yapıp birkaç dalga şeklinde ülkeleri ve toplumları etkileyeceği öngörülüyor. Bir ülkenin yüzde 80’i enfekte olmadan bu dalgaların bitmeyeceğinin öngörüldüğü bu senaryoda, dünya ekonomisi ciddi bir çöküşün eşiğine geliyor. Tüm ülkelerin yaklaşık %20 ile %40 arasında fakirleşeceği, üretim sistemlerindeki bozulmalar ve seyahatlerin neredeyse durma noktasına geleceği için milyonlarca kişinin işsiz kalacağı düşünülüyor. Bu kötü senaryoda bile umut var ancak hastalığın sebep olacağı fiziksel zararların yanı sıra psikolojik olarak da insanlar üzerinde ciddi bir etkisinin olması söz konusu. Ülkelerdeki ekonomik krizlere bağlı olarak düzensizliğin ve suç oranlarının artması da diğer olası bir problem. Böyle bir senaryonun maliyeti sebebiyle ülkelerin eski güçlerine geri dönmeleri onyılları bulabilir.
Bir bilim kurgu filminde medeniyetleri çöküşe götüren birçok sebep olabilir. Meteor felaketi, doğal afetler, uzaylı istilası, yapay zekanın dünyayı ele geçirmesi, bir virüsün insanları zombiye dönüştürmesi… Daha birçok ilginç olay sayabiliriz. Artık televizyonda veya sinemada izlediğimiz bu bilim kurgu filmlerin baş oyuncuları biz olduk. Bir virüs salgını ile karşı karşıyayız. Çok hızlı bulaşıyor, hayatta kalanlarda bile kalıcı fiziksel hasarlara sebep olabiliyor. Tüm dünya virüs karşısında çaresiz. Aşı için verilen en erken iyimser tahmin bile bir sene sonrasını işaret ediyor. Bu virüsün ortaya çıkışı hakkında da çeşitli görüşler var. Kimisine göre doğanın bir intikamı, bazılarına göre ise insanların dengesiz gıda tüketiminin bilimsel bir sonucu. Hatta bu virüsün biyolojik bir silah olmasından bile şüphe ediliyor. Bu senaryoda, eğer virüs bir mutasyon geçirirse küresel ölçekte bir felaket yaşanıyor. Virüs evrimleşerek ilerliyor ve yeni insan topluluklarında farklı sonuçlara sebep olabiliyor. Böyle bir durumda dünya nüfusunun 1/3’ü ölümcül tehdit ile karşı karşıya kalıyor. Yıllar boyunca ülkeler arasında ulaşım yasağı sebebiyle her ülke sınırlarını kapatıyor ve kendi kendine yetmeye başlıyor. Bu anlamda kaynak sorunu yaşayan ülkeler diğer ülkelerin kaynaklarını ele geçirebilmek için anlaşmalar yapıyor, ya da savaş açıyor. Hukuk sistemleri çöküyor, tüm dünyada çok katı ve sert güvenlik önlemleri alınıyor. Virüs sürekli hayatta kalıyor ve ülkeden ülkeye geçerek insanlar için tehdit oluşturmaya devam ediyor…Tam bir kabus gibi, yine de olası ihtimallerden bir tanesi.
Küresel sistem ne kadar değişir bilinmez ama virüsün etkisi bittiğinde dünyada bazı şeyler çok daha farklı olacak. Geçtiğimiz hafta tüm haber kanallarında yayınlandı; Avrupa Birliği’nde bekledikleri yardımı alamayan İtalyanlar ve İspanyollar Birliğin bayrağını yakıp canlı yayında bu görüntüleri paylaşmaya başladılar. Her ülke kendi hava ve kara sınırlarını kapadı, herkes kendi can güvenliğinin peşinde. Ülkeler birbirlerine yardım etmek istemiyorlar, çünkü kendi başlarına ne geleceğini bilemiyorlar. Bir başka örnek Almanya; bu zorlu dönemde yardım taleplerine cevap vermeyerek birlik üyelerince bencillikle suçlanıyor!
Hiç bir ülke böyle bir düşmana ve saldırıya karşı hazır değildi. Maalesef çok acı bir şekilde bunu tecrübe edeceğiz. Belki de teknolojiye, robotlara, yapay zekaya yatırım yaparken çok daha temel olan bazı şeyleri atladık. İnsan yaşamından daha değerli başka bir şey olmadığını unuttuk. Şu anda ise telafisi çok zor olan günler yaşıyoruz. Elbette bu günler de geçecek, bizim elimizde ise çok ağır bedeller ödeyerek sahip olduğumuz tecrübelerimiz kalacak. Tüm dünya ülkeleri böyle bir küresel krizde yalnız olduklarını, onlara kimsenin yardıma gitmeyeceğini de öğrenmiş oldular. İşte tam bu noktada, ülkemizin çok önemli bir avantaja sahip olduğunu görüyoruz. Türkiye hep yalnızdı, hep tek başına bırakıldı. Biz tüm musibetlerle hep tek başımıza mücadele ettik, yalnız savaştık. Böyle bir küresel krizde, Türkiye’nin diğer ülkelerden farkı bu olacak. Görünmeyen bir düşmanla olan savaşın en yoğun dönemlerinde bile diğer ülkelere yardım gönderen bir pozisyondayız. Diğer “bazı” ülkeler yalnızlık kavramının ne olduğunu tam olarak öğrenirken, Türkiye zaten en iyi bildiği şeyi yapacak: Tek başına savaşacak! Bu dönemi de hep birlikte atlatacağız.
Lütfen evde kalın, güvende kalın…
Etiketler: Covid-19 » Erkut AltındağİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları