logo

“Gelecek Ne Kadar Güvenli?”

Erkut Altındağ

Erkut Altındağ
erkutaltindag@gmail.com
“Gelecek Ne Kadar Güvenli?”

Hepimizin bir hayat akışı var. Sabah kalkıp kahvaltı etmek, işe otobüsle gitmek, bütün gün boyunca çalışmak, akşam eve gelmek ve bir şeyler atıştırdıktan sonra aile üyeleri ile zaman geçirmek ve dinlenmek için uyumak. Belki biraz daha farklı olarak hafta sonları sosyal aktiviteler yapmak, arkadaşlarla görüşmek. Zengin ya da fakir olmamız bu yaptıklarımızı çok fazla değiştirmiyor. Sadece yapılan araçlarda farklılık oluyor. Hayatın bu akışı içinde unuttuğumuz bazı önemli unsurlar var. Örneğin bize ev sahipliği yapan dünyamızın durumu gibi. Bilim adamlarının dünyamızın geleceği konusunda çok büyük endişeleri var.

Bunların başında salgın hastalıklar geliyor. Uygulanan tedavilere ve ilaçlara karşı kendi bağışıklık sistemlerini geliştiren, en güçlü antibiyotiklerin bile tedavi etmekte zorlandığı bakterilerin varlığı zaten biliniyor. Bir de bunların üstüne AIDS, Hepatit gibi öldürücü hastalıkların yayılma hızı ve hastalığa yakalananların sayısı eklenince, ortaya çok vahim bir durum çıkıyor.

Enerji kaynaklarımızın tükenmesi ise başka bir tehlike unsuru. Petrol gibi çok yaygın kullanılan bir enerji kaynağının elde edilme maliyetleri ve petrol kaynaklarının giderek azalması, alternatif enerji kaynaklarını çok daha önemli hale getiriyor. Örneğin hidrojenin araba yakıtı olarak kullanılması, araçlarda güneş enerjisinin kullanılması gibi teknolojiler örnek gösterilebilir. Elektrik üretiminde kullanılan enerji santralleri ise yaydıkları karbondioksit ve diğer tehlikeli gaz atıklarıyla küresel ısınmayı tetikliyor. Küresel ısınma gibi daha korkunç bir tehlike ise kapıda bekliyor. Kyoto Anlaşması gereği, ülkelerin büyük sanayi firmalarının yaydığı kirliliğin belirli ölçüleri geçmemesi gerekiyor. Örneğin ozon tabakasını delici gazların ölçüm değerlerinin belirli standartlar içinde olması gerekiyor. Kyoto Anlaşmasına imza atmayan sadece iki ülke var. Bunlardan biri Amerika Birleşik Devletleri, diğeri ise Türkiye. Amerika’nın bu anlaşmaya karşı tavır aldığı biliniyor. Türkiye’nin anlaşmaya imza atmamasının nedeni ise bürokratik bir konu.

Enerji kaynaklarının yetersizliği ve küresel ısınmanın temelinde yatan aşırı nüfus artışı. Afrika ülkelerindeki nüfusun aşırı artışı ve yine bu bölgede görülen yiyecek ve içecek kaynağı sıkıntısı, dünyamızın sürekli büyüyen problemlerinin başında yer alıyor. 3. dünya ülkelerinin yoksulluğu, buradaki hastalıkların da yüksek bir hızda artmasına yol açıyor. Orta Doğu’da ve Asya’daki su sıkıntıları ise komşu devletleri yeni anlaşmalar yapma zorunluluğunda bırakıyor.

Peki ya terörizm? Büyük devletlerin korkulu rüyası olmaya başlayan terör grupları da, geleceği farklı bir yönde şekillendiriyor. Daha yüksek güvenlik önlemleri, daha etkili teknolojik sistemler yapılmak zorunda. Bu da sivillerin daha fazla denetlenmesi ve hareket kabiliyetlerinin daha fazla sınırlanması demek. Havaalanlarına, eğlence merkezlerine girişlerde daha fazla güvenlik önlemi alınacak. İnsanlar kameralar ile daha sıkı izlenmeye başlanacak. Suçun önceden önlenmesini sağlamak amacıyla herkesin parmak izi ve DNA yapıları önceden polis veri tabanına aktarılacak. Bütün bunların uygulanmaya başlanacağı düşünülürse, şu anda ne kadar rahat yaşadığımızın farkına varmak pek zor değil.

Bütün bu gelişmeler ışığında, hepimizin “gelecek” olgusunu gözden geçirmesi gerekiyor. Biz yeryüzü üzerinde yaşarken, sorumluluklarımızı yerine getiriyor muyuz? Yoksa bir koşuşturma içinde, asıl yapmamız gerekenleri unutuyor muyuz?

NASA, dünya dışı yaşanabilir gezegenlerin bulunmasıyla umuduyla birçok araştırma yürütüyor. Hatta Mars gibi uygunsuz gezegenleri bile yaşama uygun hale getirme çalışmaları yapıyor. Eğer dünyamızı korumak için gerekenleri yapmaya bir an önce başlamazsak, NASA’nın bu çalışmalarına bel bağlamak zorunda kalabiliriz. Bu da hepimizin gelecek için kafasında tasarladığı iyi bir eş, ev ve araba hayalini kökünden yok edebilir. Gerçekleşmesini istediğimiz tek rüya, iyi bir gezegene sığınmak olabilir. Tüm bunlar gerçekleşmeden, kafamızı kaldırıp neler olduğunu anlamaya çalışmalı, hatalarımızı düzeltmek için neler yapmamız gerektiğini bulmalıyız. Aksi halde insan ırkı için ebedi bir son vuku bulacaktır.

Etiketler: » » »
1581 Kez Görüntülendi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Cep Telefonunuzu Şarj Ederken Nelere Dikkat Etmelisiniz ?

    01 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Cep telefonunuzu şarj ederken telefonunuzdan daha fazla verim alabilmek için bazı konulara dikkat etmelisiniz. Çünkü günümüzde cep telefonları modern yaşamın bir parçası haline geldi. Telefonların doğru bir biçimde şekilde şarj edilmesi cihazın performansını arttırır. Dahası ekonomik ömürlerini de uzatır. Telefonunuzu Şarj Ederken İşte size şarj ederken dikkat etmeniz gereken bazı temel bilgiler Güvenli Bir Yerde Şarj Edin Telefonunuzu şarj ederken ıslak alanlardan ve çevresinde su bulunan yerlerden uzak durun. Özellikle kablonuzda hasa...
  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...