Son Dakika
Yazın yakıcı sıcağı üstümüze düşmeye başladığında tatil zamanı gelmiş demektir. Bu yıl Ramazan ayı da yazın tam ortasına denk geldiği için iş temposunda ve toplantı trafiğinde ciddi bir yavaşlama olduğunu söyleyebilirim. Liglere verilen ara gibi Ramazan ayı da bizim sektörde verilen bir ara gibidir. Basın toplantılarının çok azaldığı, etkinliklerin genelde iftar saatlerine kaydığı, basın gezilerine ara verildiği, bülten trafiğinin bile azaldığı bir dönemdir. Aradığınız birçok kişiye ya izinde olduğu için ya da keyifsiz olduğu için ulaşmanız zordur. Toplantılar için ise genelde bayram sonrasına gün verilir.
Hal böyle olunca bu yıl Ramazan ayının Dünya Kupası’na denk gelmesi de uzun günlere ayrı bir renk ve heyecan getirdi. Sektörümüzdeki durgunluk ve çevrenizdeki herkesin sakin bir havada olduğunu gördüğümden yaz döneminin proje üretmek için iyi bir fırsat, sezona hazırlık için iyi bir şarj dönemi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bilişim Medyası’nın içinde bulunduğu durum zaten malum. Sektörel yayınların bir çoğu ha kapandı ha kapanacak. Gazeteci arkadaşlarımızın bir bölümü maaşlarını alamıyor. Birçok muhabir arkadaşımız yeterli para kazanamadığı için farklı sektörlere kaçtı. Bir bölümü ise işsiz ya da işsiz kalmak üzere. Özellikle online yayınların tek gelir kaynağı “Banner modeli” çökmüş durumda. Para kazanan yayınlara baktığımızda banner modeli dışında yeni iş modellerine yöneldiklerini, yeni sahalara girdiklerini görüyoruz. Artık yayınların iş modellerini ve kadrolarını sadece banner geliriyle ayakta tutması bir hayli zorlaştı. Aslında madde madde yazarsak sorunlar çok net:
1- İletişim firmalarının aksiyon aldığı online veya baskı yayınların büyük çoğunluğu reklam mecrası olarak kullanılmıyor. Yani basın toplantısına çağrılan ve bülten gönderilen başka bir deyişle “benim haberimi yap” denilen yayınların çok az bir bölümü reklam bütçelerinden pay alabiliyor.
2- Reklam veren firmalar sadece bazı TV kanallarını, birkaç günlük gazeteyi ve bu gazetelere bağlı internet sitelerine sürekli reklam verirken toplama bakıldığında tirajları bu yayınların onlarca katına çıkan diğer yayınları tamamen görmezlikten geliyor.
3- Reklam bütçelerini sürekli başka mecralarda ve yayınlarda kullanan firma haberini ise bir kere bile hatırını sormadığı, ticari işbirliğine hiç girmediği yerde yayınlatmaya çalışıyor.
Çuvaldızı biraz da kendimize batırırsak;
1- Yayınlardaki içeriğin benzerliği.
2- Özel haber, röportaj ve video ürün inceleme gibi habere değer katan ögelerin azlığı.
3- Düşük tiraj, düşük site trafiği, yayın ve kadro kalitesi de yayınların çözmesi gereken sorunlar arasında bulunuyor.
Peki, sonuç ne olacak derseniz. Tek seferde verilecek doyurucu bir cevabı yok. “Su yolunu bulacak”, “Gemisini yürüten kaptan”, “At binenin kılıç kuşananın”, “Değişmeyen tek şey değişim” vb. klişe cevaplar verebiliriz. Fakat yayınların ayakta kalabilmesi için mazeretlerle kendilerini meşgul etmek yerine belki şu an için imkansız gibi görünen yeni çözümler üretmesi gerekiyor. Şartlar ne olursa olsun başarıya giden bir yol mutlaka vardır ve bize düşen o doğru yolu bulabilmektir. Şimdi gerçekci olalım ve imkansızı isteyelim. Çünkü imkansız yoktur!
Bu ayki yazımı Adidas firmasının bir dönem reklamlarında kullandığı “imkansız”ı tanımlayan metni ile bitiriyorum.
“İmkansız, bu dünyayı değiştirebilecek gücü içlerinde keşfetmek yerine, kendilerine sunulan dünyada yaşamayı daha kolay bulan, küçük insanların ortaya attığı büyük bir kelimedir. İmkansız, bir gerçeklik değil, bir görüştür. İmkansız bir iddia değil, meydan okumadır. İmkansız potansiyeldir. Geçicidir. İmkansız yoktur. İmkansız, hiçbir şeydir”.
Aykut Altındağ
Genel Yayın Yönetmeni
www.maxihaber.net
Hashtag: #aykutabiburada
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları