logo

Hybrid

Erkut Altındağ

Erkut Altındağ
erkutaltindag@gmail.com
Hybrid

Antik Yunan’da yaşayan bir Titan adı gibi duran Hybrid, aslında iki güç kaynağının bir araya gelmesi anlamına gelen bir kelime. Günümüzde ise elektrikli araçlar için sıkça kullanılan bir terim olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle şehir içinde yoğun trafikte ve belirli bir hızın altında seyrederken benzinli motorun yerini elektrikli motora bırakmasını temsil eden bir teknoloji olarak da tanımlanabilir. Ayrıca düşük yakıt sarfiyatı ve minimum düzeyde emisyon salınımı özellikleri de hybrid araçların en önemli özelliklerinin başında geliyor. Hybrid araçlara ve satış oranlarına bakıldığında, geçen yılın son döneminde kümülatif olarak üç milyonu geçen satış rakamı ile Toyota Prius’un listenin en tepesinde olduğunu görüyoruz. 100n kilometrede 4 litrenin daha altında bir yakıt tüketimi olan Prius aynı zamanda elektrikli araçların güvenilir ve kolay kullanılabilir olduğunun da bir simgesi haline geldi. Peki gelecek 10 yıl içerisinde bizi tam olarak ne bekliyor? Hybrid teknolojisi evrimleşerek ilerlediği için en çok tartışılan konulardan birisi de sadece elektrik motoru olan araçların menzilinin arttırılması durumunda benzine olan bağımlılığın azalması olarak dikkat çekiyor. Prius’a rakip olabilecek en ciddi rakip Opel’in Ampera modeli. Chevrolet’in Volt adı altında da çıkan bu model Türkiye’de yaklaşık 70.000 Euroluk fiyat etiketi ile satılıyor. Bu da yaklaşık 200.000 lira demek. 100 kilometrede ortalama 10 liralık yakıt sarfiyatı olan aracın dünyanın en ekonomik otomobillerinden birisi olduğunu söylemek hiç de zor değil. Ancak satın alım fiyatı hiç de ekonomik değil.

180 ay diğer bir deyişle 15 yıl demek. Amerika’da 1 yıl, Türkiye’de 15 yıl. Dikkat çekmeyen bir fark olduğu kesin!

Peki Türkiye’de asgari ücretin alım düzeyi ne durumda? 10 sene öncesi ile günümüzdeki alım gücü otomobile fiyatları ile hesaplanırsa nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Bu aşamada farklı bir markayı ve benzinle çalışan bir modeli telaffuz edelim; örneğin Volkswagen’in ürettiği Polo modeli 2004 yılında 19.600.000 liradan satılıyordu. Peki asgari ücret ne kadardı? 2004 yılında asgari ücret 350 liraydı. Yaklaşık 56 ay para biriktirerek bir araba alınabiliyordu. Şu anda ise baz donanımlı bir Polo’yu 39.900 liradan alabiliyoruz. Asgari ücret ise 891 lira. Bu durumda hiç para harcamadan tüm maaşlarımızı 44 ay sonra bu aracı satın alabiliyoruz. İyi haber, son 10 yılda ekonomi belirgin bir gelişme göstermiş. Bu örnek çok basit gibi gelebilir ancak sadece ve karmaşık olmayan kıyaslamalar her zaman daha net veriler elde etmemizi sağlar. Yine de bu ekonomik gelişmenin yeterli olmadığını söylememiz gerekiyor. Bu aşamada piyasada her bir oyuncuya önemli görevler düşüyor. Devlet uygun vergilendirme politikası ve çeşitli teşvikler ile araba alım ücretlerini maAraba üreticilerinin Türkiye’deki satış politikalarını etik olarak mutlaka gözden geçirmeleri gerekiyor. Son 6 ayda Türkiye ekonomisinde döviz kurları yaklaşık %15 net artış gösterdi. Ancak araç fiyatlarında %30’a varan fiyat artışları gerçekleşti. Çoğu araba üreticisi ekonomik dalgalanmayı tüketiciye çok ağır bir şekilde, belki de etik olmayan bir yöntem ile yansıtmayı tercih etti. Araçlar tüm dünyada ucuzluyor, yeni modeller daha ulaşılabilir ücretler ile piyasaya sürülüyor. Türkiye’de ise araba fiyatları ortalama 20.000 lira artış gösterdi. Bunun yanı sıra bir çok aracın standart donanımı uygun fiyatlı bir satış fiyatı gibi sunularak üst donanımlarda 30.000 liraya varan ek ödeme çıkartılıyor. Adil olmayan fiyatlandırma nedeni ile tüketicilerin cebinden binlerce lira fazladan çıkmış oluyor. Bir başka açıdan durumu değerlendirdiğimizde ise Türkiye’de yüksek vergi oranı, aşırı kar marjları ve ek donanımların çok pahalı olmasına rağmen lüks araba tüketimine olan eğilimde hiçbir azalma yok. Hatta araba almak için geliri henüz yeterli olmayan vatandaşlarımız bile kredi mekanizmasını kullanarak orta ve üst segmentte araç alma tercihi kullanıyorlar. Bu da ekonomik krizin bizi etkilemediğini ya da prestij sağlama çabalarının krizle kıyaslandığında krizin önemsiz kaldığını kanıtlayan bir gösterge olarak değerlendirilebilir. Amerika’dan alın gücüne ait basit bir örnek verelim. Toyota Prius’un baz modelinin Amerika’daki satış fiyatı 24.200 dolar. Bu baz modelin vergiler dahil anahtar teslim fiyatı. Ülkemizde de bu fiyattan satılacak olsaydı yaklaşık 50.000 liraya aracı alabilecektik. Herhangi bir asgari ücretli Amerikan vatandaşı bu aracı almak için en fazla 12 ay boyunca maaşının tamamını biriktirirse alabiliyor. Türkiye’de ise Prius’un baz modelinin anahtar teslim ücreti 51.950 Euro + 1,060 lira. Diğer bir deyişle güncel kur ile hesaplandığında tüm vergiler dâhil 156.000 lira. Asgari ücret alan bir vatandaşımız hiç yiyip içmezse bu arabayı yaklaşık olarak 180 ayda alabiliyorlar. kul bir seviyeye çekmeli. Zaten benzin ve benzeri ürünlerden çok yüksek oranda vergi alıyorlar. Otomobil üreticileri ise her kriz anını bir fırsata dönüştürmeye çalışmamalı ve daha geniş ölçekte olan tüketici gruplarına ulaşabilmeli. Biz tüketiciler ise gelir gider dengesini kurmadan, aşırı borçlanma ile özellikle lüks araçlardan uzak durmalıyız. Hybrid araçların yaygınlaşması, vergi muafiyetleri ile fiyatlarının ulaşılabilir düzeye gelmesi sayesinde içinde bulunduğumuz yüzyılda yeni bir ulaşım felsefesi gelişebilir. Belki de yüzyılın sonuna doğru petrol bağımlısı araçların tamamı geri dönüşüme gönderilebilir. Ancak bu süreci görmek istiyorsak ileride bize çok gerekecek olan finansal birikimimizi bir araca yatırıp, o yatırımı sokakta bekletmemeliyiz. Arabaların çağdaş bir oyuncak olduğu ve belirli süreler mutluluk verdiği, hayalleri süsleyen bir objeye dönüştüğü gerçek olabilir. Bununla birlikte araç almak için çekilen kredi ve alınan borçlar, hayallerin değişip çok daha uzun süreli kâbuslara dönüşme ihtimalini belirgin bir şekilde yükseltecektir. Özetle, maddi durumumuz henüz tam olarak oturmamış ise bir Hybrid araç satın alma hayali kurmak yerine, trafikte daha hızlı giden ve Hybrid motorla çalışan otobüs ve metrobüsler hayal etmemiz daha mantıklı olacaktır…

Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi

Etiketler: » »
3070 Kez Görüntülendi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Cep Telefonunuzu Şarj Ederken Nelere Dikkat Etmelisiniz ?

    01 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Cep telefonunuzu şarj ederken telefonunuzdan daha fazla verim alabilmek için bazı konulara dikkat etmelisiniz. Çünkü günümüzde cep telefonları modern yaşamın bir parçası haline geldi. Telefonların doğru bir biçimde şekilde şarj edilmesi cihazın performansını arttırır. Dahası ekonomik ömürlerini de uzatır. Telefonunuzu Şarj Ederken İşte size şarj ederken dikkat etmeniz gereken bazı temel bilgiler Güvenli Bir Yerde Şarj Edin Telefonunuzu şarj ederken ıslak alanlardan ve çevresinde su bulunan yerlerden uzak durun. Özellikle kablonuzda hasa...
  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...