Son Dakika
BJK SuperApp’in Lansmanı Gerçekleşti
Turkcell Mobil Uygulamasını Yeniledi
Siber Saldırılarda Sisteme Sızan Kötü Amaçlı Yazılımların Kullanımı Yüzde 168 Arttı
Yandex Reklam Tercihleri Araştırması’nın Sonuçları Belli Oldu
Özel Sanal Gerçeklik Müzesi Müzeverse Kapılarını Ziyaretçilere Açtı
Gastromasa Gastronomi Konferansı İstanbul’da Gerçekleşti
İnsanoğlunun kafasını meşgul eden soruların başında uzak gezegenlerde akıllı bir medeniyetin var olup olmadığı gelmektedir. Acaba evrende yalnız mıyız? Yoksa uzaklardaki bir gezegende, kendilerini keşfetmemizi bekleyen akıllı canlılar olabilir mi? Evrenin yaşı da hesaba katıldığında gelişmiş bir medeniyetin olabileceği fikri bizi uzay araştırmaları için cesaretlendiriyor. Uzaylıların dünyamızı sık sık ziyarete geldiğini düşünen insanların sayısı hiç de az değil. Hatta Amerika’da her yıl binlerce insan uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia ediyor. Bugüne kadar insanlarla uzaylı canlıların karşılaştığı ya da iletişime geçtiğine kanıt olabilecek hiçbir resmi kayıt bulunmuyor. Ama bu olmayacağı anlamına da gelmiyor. Bu nedenle insanoğlunun olası bir karşılaşma durumunda ne yapması gerektiğinin önceden belirlenmesi gerekiyor. Uzaylılar, devasa gemileriyle bizi ziyarete gelirse biz ne yapacağız?
Onları bulmak için çabalıyoruz. İlk adım, 1977 yılında fırlatılan ve üzerinde insan şeklini gösteren bir diyagram, güneş sistemimizi anlatan ve yerini belirten bir harita, dünyadan çeşitli görüntü ve ses kayıtlarının da yer aldığı iki adet altın plağı taşıyan uydu olan Voyager ile atıldı. Ayrıca Arecibo çanak anteni periyodik tablodaki elementlerin atom numaraları ile birlikte insan DNA’sının yapısını gösteren bir radyo mesajı galaksimizin dışına doğru defalarca gönderildi. Yine SETI (Search for ExtraTerrestrial Intellegience) projesi ile birlikte de evlerimizdeki bilgisayarları kullanarak, yeni Arecibo gözlem evinden gelen bilgileri analiz edip olası bir dünya dışı medeniyetten gelebilecek mesajları arıyoruz. Şu andaki teknolojimiz ile yapabildiklerimiz bundan ibaret.
Amerikan hükümeti bir karşılama protokolü hazırlamış durumda. Bu protokole göre dünya dışı akıllı varlıklarla olası bir karşılaşma durumunda izlenmesi gereken adımlar var. Bu adımlar, bizi ziyarete gelecek olan misafirlerimizin niyetlerine bağlı olarak değişebiliyor. Örneğin saldırı ve işgal amacıyla gelen dünya dışı varlıklara uygulanacak karşılama protokolü oldukça sert! Olası bir uzaylı saldırısında dünya uluslarının tamamının güç birliği yapması ve ortak bir strateji izlemesi gerekiyor. Eğer dost canlısı dünya dışı varlıklar dünyamıza gelirlerse, uygulanacak çok farklı bir prosedür var. Olası bir ziyaret uydular vasıtasıyla önceden tespit edilebilir. Ancak NASA’nın ve Avrupa Uzay Ajansı’nın mevcut teleskopları ve gözlem uyduları, evrenin her bölgesini sürekli tarayamıyor. Hatta Samanyolu Galaksi’nin bile oldukça dar bir alanını gözlemleyebiliyoruz. Bu nedenle yabancı uzay gemileri bir anda atmosferimizde belirebilir. Kısaca, misafirlerimize börek yapıp, çay demleyecek şekilde hazırlık yapacak vaktimiz olmayabilir.
Önceden farkına varılırsa, çeşitli radyo frekanslarında barış ve karşılama mesajları gönderilecek. Tüm uzay ajanslarının uydularını yabancı gemilere çevireceği düşünülürse, mesajın iletimi konusunda bir sıkıntı yaşanmayacaktır. Peki neden radyo frekansı üzerinden bir mesaj gönderiyoruz? Çünkü çok düşük teknoloji kullanan, fazla gelişmemiş bir medeniyet bile radyo dalgalarını rahatlıkla çözebilir. Milyonlarca ışık yılı uzaktan gelen dostlarımız için de bu radyo mesajının çözülmesi çok zor olmayacaktır! İlk karşılaşmada bazı problemlerin giderilmesi için önceden belirlenmiş prosedürlerin eksiksiz uygulanması gerekiyor. Temel sorun dil. Tüm bilim-kurgu filmlerinde uzaylıların İngilizce bilmeleri ve kusursuz bir şiveyle konuşmalarına alıştık ama gerçekte böyle bir durum olması çok zor. Bir başka sorun da fiziksel farklılıklar. Onların da bizim gibi karbon tabanlı olacağını düşünüyoruz ama hayal gücümüzün ötesinde fiziksel bir yapıya sahip olabilirler.
Sabah uyandığımızda tepemizde devasa gemiler görürsek ne olacak? Eğer tenha, yani nüfusun az olduğu bir yerleşim alanına gelirlerse yerel halkın bölgeden tahliye edilmesi öngörülüyor. Gemilerin geldiği yer büyük şehirler ve kalabalık ise tahliye işlemi neredeyse imkansız. Sadece uzaylı varlıkların niyetinin savaş ve işgal olduğu anlaşılırsa tahliye işlemleri başlatılabilir. Ayrıca her ihtimale karşı ordunun ve güvenlik güçlerinin de birinci dereceden alarma geçeceği biliniyor. Olası bir sıkıyönetim, halkın panik yapması durumunda yağmalama ve benzeri suçların işlenmesini zorlaştıracaktır.
Eğer onlarla anlaşmanın bir yolunu bulabilirsek, iki tür arasında inanılmaz bir bilgi alışverişi olacak. Nereden geliyorlar, niyetleri nedir, hangi teknolojilere sahipler, neye inanıyorlar? Tüm bu soruların cevaplarını bizimle paylaşırlarsa kainatın gizemi konusunda oldukça şaşırtıcı bilgiler edinebiliriz. Bu bilgiler belki de insanoğlunun tüm bilgi birikimini altüst edebilir ve onların gelmesiyle birlikte yeni bir çağ başlayabilir.
Burada devlet politikaları devreye giriyor. NASA, uzay araştırmalarında en tecrübeli kurum ünvanını elinde tuttuğu için sürekli olarak bu ve benzer konularda kendi ülke hükümetine çeşitli raporlar sunuyor. Amerikan hükümeti de kendi güvenlik stratejisi ile birlikte “exopolitics” adı verilen ve yabancı uygarlıklarla yapılacak diplomatik ilişkilerin içeriğini belirliyor. Yeni dostlarımızla yapılacak ticaret anlaşmaları, müşterek uygulamalar ve benzeri çalışmalar da bu ilişkilerin bir parçası.
Şu anda uzaylılara çok ihtiyacımız var. Bir an önce gelip, Ortadoğu’da suçsuz insanların ve Müslüman kardeşlerimizin ölmesini onlar engelleyebilirler. Çünkü maalesef insan ırkının savaşı engellemek ve barışı sağlamak gibi bir niyeti yok.
Etiketler: Arecibo çanak anteni » Erkut Altındağ » Search for ExtraTerrestrial Intellegience projesi » VoyagerİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları