Son Dakika
BJK SuperApp’in Lansmanı Gerçekleşti
Turkcell Mobil Uygulamasını Yeniledi
Siber Saldırılarda Sisteme Sızan Kötü Amaçlı Yazılımların Kullanımı Yüzde 168 Arttı
Yandex Reklam Tercihleri Araştırması’nın Sonuçları Belli Oldu
Özel Sanal Gerçeklik Müzesi Müzeverse Kapılarını Ziyaretçilere Açtı
Gastromasa Gastronomi Konferansı İstanbul’da Gerçekleşti
Dünyanın büyük bankaları tarafından bazı şubelerinde kullanılmaya başlayan biyometrik parmak okuyucuları sayesinde kredi kartına gerek kalmadan bankadan para çekilebiliyor. Peki bu işlem nasıl yapılıyor? En yakınınızdaki bankamatiğe gidiyorsunuz ve parmak izi okuyucu ekrana parmağınızı basıyorsunuz. Sonra karşınıza çıkan ekrandan çekmek istediğiniz miktarı belirliyorsunuz ve paranız ilgili bölmeden çıkıyor!
Doğuştan gelen özel fiziksel karakteristiklere tek örnek parmak izi değil. İris okuyucu sayesinde göz taraması ile de kimlik doğrulaması gerçekleştirilebiliyor. Bütün bu yöntemler bankalardaki kişisel güvenliğin artması amacıyla uygulamaya konuyor. Lakin Amerika Birleşik Devletleri bu konuya pek sıcak bakmıyor ve bu nedenle ülkedeki bankalarda henüz uygulamaya konmadı. Yüksek maliyet ve güvenlik şüphesi nedeniyle bankalar yeni teknolojiye adaptasyon sürecine henüz girmediler.
Kredi kartlarında kullanılan güvenlik sistemlerinden daha güvenli olduğu belirtilen bu sistemlerin, hata oranlarının düşmesiyle daha da yaygınlaşacağı düşünülüyor. Hata oranları, müşterinin parmak izinin ya da göz tabakasının bilgisayar tarafından tanınamaması durumunda ortaya çıkıyor. Örneğin ilk başlarda %30 olan kimlik belirleyememe sorunu, şu anda %8’lere kadar gerilemiş durumda.
Bankacılık sektörü, bahsettiğimiz güvenlik konusunun sadece bir bölümünü oluşturuyor. Örneğin internet ve bilgisayar kullanımı her geçen gün hızla artıyor. Buna rağmen internete olan güven ciddi oranda düşüş gösteriyor. Amerikan nüfusunun internet kullanım oranı günümüzde %55 civarında. Bu oran 1997 yılında %25 düzeyinde idi. Ülkemizde de bu oranlar ciddi şekilde yükseliyor. Bilgisayar fiyatlarının ucuzlaması ve internete bağlanma maliyetlerinin düşmesi ile, okullarda eğitimde de yaygın olarak kullanılmaya başlanan internet, Türkiye’nin dünya ortalamasına yaklaştığını gösteriyor.
Peki internet ne kadar güvenli? Bununla ilgili cevabı hemen kendinize verebilirsiniz; bugüne kadar online alışveriş veya online bankacılık işlemi yaptınız mı? Cevabınız hayır ise ya iyi bir bilgisayar kullanıcısı değilsiniz, ya da size göre geleneksel yöntemler daha güvenli! Yani bankanın şubesine gitmeniz ve parayı oradan ödemeniz size daha güvenli geliyor.
Tüm bunları biraz daha küresel boyuta taşıyalım. Teknolojinin çok yoğun kullanıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu giderek de artacak. Firmalar için asıl sorun teknolojinin uygulanması sırasında güvenlik prosedürlerini tüketiciyi memnun edecek şekilde ayarlamaları. Özellikle banka şubelerinin server olarak kullandıkları ana makineler, çok iyi korunmak zorundalar. Bunların yanı sıra ulusal güvenlik ağları da işin bir başka boyutu. Artık ülkeler silah kullanmak zorunda değiller ama firewall (internet üzerinde bir tür koruyucu duvar) kullanmak zorundalar çünkü ağ üzerinden gelebilecek saldırıların maliyeti çok yüksek olabiliyor.
Terörist saldırıların alanı yön değiştirdi. İnternet üzerinden bilgi bankalarına yapılan saldırılar, patlayıcılarla, topla tüfekle bile verilemeyecek zararlar verebiliyor. Yedekleme yapılması, savunma programlarının kullanılması, çalışanların işyerine olan sadakatleri güvenlik derecesini belirleyen faktörler.
Akıllı evlerin yaygınlaşması, ev içinde kullanılan yeni teknoloji bazı soruları akla getiriyor. Bunların başında da internet üzerinde yürütülen işlerin ne kadar güvenli bir şekilde gerçekleştiği. Bu sadece evlerimizle, işyerlerimizle ilgili bir durum da değil. Ülkenin iletişim ve ulaşım ağları da yüksek teknolojinin kullanıldığı alanlar. Bunları savunması fiziksel olacağı kadar sanal ortamda da sağlanmalı.
Gelecekte yaşanacak savaşlar, klasik savaş anlayışını tamamen değiştirecek. Teknolojik üstünlükleri olan ülkeler veya firmalar savaşı kazanacaklar. Gelişmiş ülkeler, ordularına ayrılan bütçe kadarını bilgisayar yazılımı geliştirmeye de ayırıyorlar.
TWRIL telefon şebekeleri virüsü ve AIRWIL hava yolları bilgisayar mantık bombası bu saldırılara örnek olarak gösterilebilir. Özellikle havayollarının kullandığı hava trafiği kontrol programlarının çok hassas olmaları, bir virüsün bu sistemlere girmesi durumunda çok büyük felaketlere yol açabileceğini gösteriyor. Bankalar ve Ticaret Merkezlerine, Hava Trafik Kontrol Ağ Merkezlerine yapılan saldırılar çok daha etkili oluyor.
Bu nedenle her ülkenin kendi bilişim teknolojilerini kendi kontrol etmesi gerekmektedir. Buna çok yaygın kullanılan yazılımlar da dahildir. Bu nedenle ülkemizin bu konuda daha ciddi yatırımlar yapması gerekmektedir.
Teknoloji sayesinde daha sağlıklı yaşıyoruz, gideceğimiz yerlere daha hızlı ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi saniyeler içinde elde edebiliyoruz. Ama tüm bunların bir bedeli olduğunu ve bu bedeli de gerekli gelişmeleri gösteremeyen ülkelerin ödeyeceğini unutmayın.
Etiketler: biyometrik » Erkut Altındağ » küreselİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları