Son Dakika
Turkcell Mobil Uygulamasını Yeniledi
Siber Saldırılarda Sisteme Sızan Kötü Amaçlı Yazılımların Kullanımı Yüzde 168 Arttı
Yandex Reklam Tercihleri Araştırması’nın Sonuçları Belli Oldu
Özel Sanal Gerçeklik Müzesi Müzeverse Kapılarını Ziyaretçilere Açtı
Gastromasa Gastronomi Konferansı İstanbul’da Gerçekleşti
Yeni PEUGEOT E-5008 ve 5008 Türkiye’de
Gelişmekte olan ülkelerin oluşturması gereken koşulların başında bazı sektörlerde rekabet avantajı sağlaması, yatırım anlamında umut verici bir pazar sunması ve belirli alanlarda uzmanlaşma ve nitelikli çalışan yetiştirmesi gelmektedir. Ülkemiz ekonomisinin özellikle çalkantılı dönemleri atlatması için diğer ülkelere oranla daha iyi olduğu bir alanı tespit edip yatırımlarını bu alana yönlendirmesi gerekiyor. Bu sektörlerin başında otomotiv geliyor. Yakın gelecekte elektrikli araçların yaygınlaşması ile sektörün çok ciddi bir canlanma etkisi yaşayacağı tahmin ediliyor. Özellikle pil dolumunu sağlamak için hızlı şarj istasyonlarının kurulacak olması bile başlı başına önemli bir yatırım kalemi. Bu teknolojilere bağlı olarak kurulacak yan sanayi kuruluşları ve üretilecek ürünleri de düşündüğümüzde, yeni bir eko-sistem için gerekli tüm elementler sağlanmış olacak. Ancak bu anlattığımız durumu sağlayacak koşullardan çok uzaktayız. Peki bunun sebepleri nedir? Sadece ekonomik bir darboğaz döneminde olmamız mı, yoksa başka yapısal sorunlar da var mı?
Hybrid piyasası ise daha yeni çeşitleniyor. Melez motorların yurtdışındaki macerası 20 yıla dayanırken, bizde 2018 yılı itibariyle otomobil markalarının Türkiye piyasasına bu tip modeller ile giriş yaptığını görüyoruz. Geç kaldık, bunun arkasında yatan sebepleri çok iyi analiz edip yakın gelecekte aynı hatalardan uzak durmamız gerekiyor. Elektrikli motorlarda mutlaka şarj ihtiyacı bulunuyor. Ancak melez motorlarda piller için gerekli enerji rejeneratif olarak da üretilebildiği için benzin motorunun da yardımıyla şarj istasyonlarına veya prize gerek kalmıyor. Elektrikli araçlarda günümüzde ulaşılan teknoloji yaklaşık 450-500 kilometrelik bir menzil imkanı sunuyor ancak yakın gelecekte 1.000 km’yi zorlayan pil kapasitesi üretimine geçileceği düşünülüyor. Tek sorun pil kapasitesi de değil, enerjiyi en verimli şekilde kullanan motorların da bu arabalara entegre edilmesi diğer bir koşul. Tüm bu koşturmaca içerisinde Türkiye’nin de bir aktör olarak yer aldığını görmemiz çok önemli.
Yeni bir teknolojinin bir ülkeye transferi elbette kolay bir süreç değil. Özellikle de sözü geçen teknoloji başka bir ülkede üretiliyorsa aşamalar daha da zorlu hale geliyor. Yaşam boyu değişecek yeniliklerin prototip olarak üretilmesi ve geliştirilmesi; akademik-kurumsal ittifaklar geliştirmeden mümkün olan bir iş değil. Ülkemizde başta Tekno-parklar olmak üzere bilimsel anlamda akademi ile reel Sektörü birleştiren tüm organik yapıların devlet teşvikleri ve vergi avantajları ile beslenmesi gerekiyor.
Daha detaylı bir bakış açısı sağlamak adına, UCLB’ye göre teknoloji transferi için aşağıdaki kritik sorulara cevap aranmalıdır:
Karşılanmayan ihtiyaç: Buluşunuzun ele aldığı problem nedir ve bu ihtiyacı ne kadar iyi karşılayabilir?
Piyasa değerlendirmesi: Teknoloji için potansiyel pazar ve toplam pazar değeri nedir?
Rekabet: Rakipler kimler ve gelişimin hangi aşamasındalar?
Teknik engeller: Geliştirme süreci ne kadar zaman alacak?
Fikri Mülkiyet Hakları: Ne tür bir fikri mülkiyet var, bu mülkiyet hakkının korunması gerekiyor mu?
Geliştirme Maliyetleri: Olası zaman, kaynak taahhüdü ve geliştirme maliyeti nedir?
Gelişim Yolu: Mevcut bir şirkete lisans vermek, yeni bir şirket kurmak veya kar amacı gütmeyen yollar yoluyla gelişme sağlanabilir mi?
Güvenlik sorunları kısa bir süre önce çözülen hidrojen yakıtlı arabaların seri üretime geçmeye hazırlandığı bu dönemde işe bir yerlerden tutunmamız lazım. Seçilen özel bir coğrafi bölgede kurulacak olan yeni nesil bir Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye’nin alternatif enerjili araç üretiminde bölge lideri olmasını sağlayabilir. Teknolojik gelişim süreçlerinin katlanarak hızlandığı bugünlerde, sıfırdan en tepeye gelmek tahmin edilenden daha kısa sürebilir. Sadece ihtiyacımız olan iyi bir plan ve bu planı uygulayacak doğru kişiler. Doğru adımların ivedi bir şekilde atılması ile Türk Otomotiv Sektörü gelecek 10 yılda evrimsel bir değişimle bölgenin en güçlü otomobil üreticisi konumuna gelebilir. O halde geriye tek soru kalıyor. Plan hazır mı?..
Etiketler: elektrikli araçlar » Erkut AltındağİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları