Son Dakika
Sınırlı bilimsel bilgiler eşliğinde evrende yaşama uygun olan tek gezegenin Dünya olduğunu biliyoruz. Canlılar için uygun bir atmosfere sahip ve içerisinde yoğun miktarda su barındırıyor. İklim koşulları da çok elverişli. Dünyada yaşayan tüm canlılara yetecek kadar yiyecek de var. İşte bu durum artık değişiyor; çevrenin tahrip edilmesi, fabrikalaşma ve çevresel atıklar, aşırı nüfus artışı gibi belirleyici sebepler nedeniyle hem su hem de yiyecek kıtlığı olarak lokal alanlarda etkisini hissettirmeye başladı. Hızla küreselleşen dünyamızda ticari girişimlerin temel aldıkları tek amaç daha fazla kar elde etmek. Bunun için de çevreyi korumak ya da sağlıklı ürün ve hizmetler üretmek gibi sosyal amaçları da göz ardı ediyorlar. Toplum yararına olmayan üretim metotları uygulandığında bunun cezasını ekolojik sistem çekiyor. Küresel ısınma dediğimiz olay da zaten bununla bağlantılı bir felaket. Biz doğaya iyi davranmadığımız için doğa da bizden intikam alıyor. Ozon tabakasına o kadar zarar verdik ki, şimdi kutuplardaki buzulların eriyerek sular altında kalınmakla tehdit ediliyoruz. Etrafımızdaki canlı sisteme verdiğimiz minik bir zarar bile bize katlanarak geri dönüyor.
Teknoloji alanında yapılan yeni keşifler milyonlarca insanı açlıktan kurtarabilir. Türkiye de başta olmak üzere birçok büyük devlet AR-GE araştırmalarını farklı iklim koşullarında üretim yeteneği üzerine yoğunlaştırmış durumda. Türkiye’den de birçok işletme bu konuda kapsamlı araştırmalar yapıyor. Örneğin çeşitli çöl kumlarında bile yetişebilecek tarımsal ürünlerin nasıl üretileceği ile ilgili çalışmalar bu araştırmaların başında geliyor. Her türlü iklim koşuluna dayanıklı tarım ürünü demek çok sıcak veya çok soğuk bölgelerde rahatlıkla tarımsal üretimin yapılabilmesi için bir adım atmak oluyor, hem de çok büyük bir adım!
Afrika kıtasında yaşanan büyük kuraklığın ve buna bağlı olarak da kıtlık sıkıntısının hepimiz farkındayız. Salgın hastalıkların da kol gezdiği kıtanın büyük bölümü açlıkla boğuşuyor. Peki milyonlarca aç insana umut kapısı olabilecek teknolojilerin geliştirilmesi için ne kadar süre geçmesi gerekiyor? Günümüzde teknolojinin bu kadar ilerlemiş olmasına rağmen bazı alanlarda hala yetersiz olduğunu görüyoruz. Örneğin araba endüstrisindeki yeni nesil teknolojiler adından sıkça söz ettirmeye başladı. Gece görüş ekipmanları, otomatik pilotlar, kendi kendine park edebilen araçlar, elektrik-benzin (karma) enerji kullanan hybrid araçlar, nagivasyon sistemli kontrol panelleri. Hepsi de birbirinden ilginç teknolojiler. Ancak araç teknolojilerindeki en önemli sorun güvenlik. Halen güvenlik konusunda aşılamayan sıkıntılar var. Tüm bunlara karşılık araba endüstrisindeki bu gelişmeler ancak parası olanlara, yani satın alma gücü bulunan insanlara hitap ediyor. Arabaların daha hızlı ve güvenilir olmasının dünya üzerinde yaşayan ve karnını doyurmak için bir parça ekmek bulamayan insanlarla hiçbir ilgisi yok. Çünkü onların parası yok. Bu yüzden onlar için teknoloji geliştirilmesine de gerek yok!
Eğer teknolojinin hayatımıza katkısından bahsetmek istiyorsak bu kavramın zengin veya fakir demeden her insana hizmet etmesini sağlamamız gerekiyor. Dünya üzerinde açlık ve barınma sorunu olmayan, sulh içerisinde yaşayan insanların varlığını garanti altına aldığımız gün hangimizin arabasının daha hızlı ya da hangimizin telefonunun daha işlevsel olduğu konusunda diğer insanlarla rekabet etmeye başlayabiliriz. Ama şimdi değil!
Etiketler: Erkut Altındağ » Hybrid » nagivasyonİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları