Son Dakika
Özel şirketlerin Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan muhteşem elektronik cihazların insanoğlu üzerindeki egemenliği giderek artıyor. Biz daha fazla özgürlüğe sahip olduğumuzu düşünürken aslında daha fazla kısıtlanıyoruz. Örneğin cep telefonu teknolojisi en hızlı ilerleyen teknolojilerin başında geliyor. Bunun nedeni ise tüm dünyada müthiş bir tüketim pazarının oluşması. İstediğimiz bir yerden sevdiklerimizin sesini duyabilmek harika. Çölde seyahat ediyorken bankacılık işlemleri yapmak da fikir olarak kulağa hoş gelebilir. Ancak unutmayalım ki, cep telefonları sayesinde dünya üzerindeki konumumuz saptanabiliyor. Hem de birkaç metre hata payı ile. Peki bizi özgürleştiren cep telefonu teknolojisi aynı zamanda elektronik bir gözetleme sistemine dönmüyor mu? Neden bunu kendimize sormuyoruz?
Her teknoloji zamanla evrim geçiriyor ve insanoğlunun aleyhine kullanılıyor. Bunu yapan da teknolojiye hakim olan süper devletler. Örneğin bazı özel şirketler seri üretim ile tam otomatik tüfekler üretiyor, bunu satışa çıkartıyor. Serbest piyasa ekonomisinin kurallarını hatırlayacak olursak; her arz kendine bir talep oluşturmaktadır. Yani eğer bir ürün üretildiyse, bunun mutlaka bir alıcısı vardır. Aksi taktirde ürün elde kalır, üretici zarar eder. Ürün ise atıl durumda depoda bekler. Her gün binlerce tabancanın, tüfeğin, merminin ve füzenin üretildiğini biliyoruz. Demek ki bunları birisi satın alacak. Demek ki bunları birisi kullanacak. İşte serbest piyasa tam olarak bu.
Güvenlik önlemleri için bu kadar yüksek bütçelerin ayrıldığı bir dönemde fakirlikten, yoksulluktan ve açlıktan bahsetmemiz çok doğal. Çünkü gıda yerine silaha para yatırılıyor, artık insanların yatırım anlayışı çok farklı! Aslında silah üretiminin tek bir kaynak tarafından, yani devlet kontrolünde yapılması gerekiyor. Özel şirketlere böyle bir misyon verildiği anda dünya barışı için geri döndürülemeyecek bir hata yapmış oluruz. Silahlar kar amacı güdülerek üretilirse büyük bir felaketlere yol açacak çok büyük bir hata yapılmış olur. Aslında devletler, AB, NATO, NAFTA, EFTA gibi bölgesel ve uluslararası çeşitli kuruluşlar kuracağına silahlanmayı yasaklayan ve silah üretimini kısıtlayıcı anlaşmalara imza atsalar insanlık için daha faydalı bir eylem gerçekleştirmiş olacaklar. Silah fabrikalarının sermayedarları karşısında belli ki onlar da ses çıkartamıyor.
Aslında her şey çok açık ve net! Silahlar üretiliyor, silahlar satılıyor, silahlar güçsüz ülkeleri ele geçirmek ve enerji kaynaklarına sahip olmak için kullanılıyor, silahlar masum insanlar ve çocuklar üzerinde kullanılıyor! Aç insanlar yiyecek beklerken tepelerine füze yağıyor, misket bombaları yağıyor! O misket bombalarını oyuncak zanneden ve yanlarına giden çocuklar hayatını kaybediyor ya da sakat kalıyor. İşte karşılaştığımız adalet böyle. Silah fabrikasından büyük paralar kazanan zengin insanlar belirli bir zümre olarak çok lüks koşullar içerisinde yaşarken, fakir bir ülkedeki bir anne bomba yüzünden sakat kalmış çocuğuna bakıyor, onunla ilgileniyor. Hem de ne zor koşullarda! Daha da kötüsü, bütün dünya buna benzer tüm dramatik olayları ses çıkarmadan izliyor…
Özetleyecek olursak silahlardan uzak durun! Silahlar satın alındıktan sonra potansiyel bir ölüm tehdididir. Hem kendimiz, hem de başkaları için. Karşı karşıya kaldığımız tehlikenin ne kadar büyük olduğunu anlamamız için serbest piyasa ekonomisinin son kuralını da hatırlatalım: Kullanmayacağınız bir şeyi satın almazsınız!
Etiketler: Ar-Ge » Erkut Altındağ » serbest piyasa ekonomisiİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları