Son Dakika
Selen Erdurak, Karel Kurumsal İletişim Direktörü Oldu
UPTION, MoneyGram’ın Türkiye’deki İlk Mobil Cüzdan İş Ortağı Oldu
KAGİDER, FEM Sertifikalı Kurumlar İle Kurumsal Üyelerini Bir Araya Getirdi
Elektriğin Bugünü ve Geleceği Electricity Eurasia Fuarı’nda Ele Alınacak
Red Hat Summit Connect İstanbul’da Gerçekleşti
6. Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödüllerini Aldı
Bilim dünyasının uzun zamandır beklediği haber en sonunda geldi. Trappist adı verilen yeni bir sistem keşfedildi. Aslında 2016 yılında Şili’deki teleskop ile bu bölgedeki iki gezegen keşfedilmişti; birkaç ek yer teleskopu ve Spitzer Uzay Teleskobu sayesinde bu sayı yediye yükseldi. Bu yedi gezegenin üçü yaşanabilir bölgede yer alıyor, ancak her birinde likit su olma ihtimali çok yüksek. Gelecek sene devreye girecek olan James Webb Uzay Teleskobu gezegende su, metan ve oksijen gibi bazı kimyasal izleri arayacak. Bu maddeler aynı zamanda atmosferin, dolayısıyla da yaşamın da kaynağını oluşturuyor. Sistemdeki gezegenler birbirine çok yakın konumda bulunuyorlar. Gezegen yüzeyi üzerinden gökyüzüne baktığınızda tüm gezegenleri görebilecek kadar yakın. Zamanla daha fazla bilgi gelmeye başlayacaktır çünkü bu keşif ile tüm bilim insanlarının dikkati bu tarafa çekildi. Hatta Hollywood bile muhtemelen bu gezegenler ile ilgili bir film senaryosunu kısa zaman içerisinde bir gişe filmine dönüştürecektir.
Trappist gezegenlerine olası bir seyahat mümkün olabilir mi? Bu gezegene gidecek ilk ekip kimlerden oluşmalı? Bir koloni kurabilirsek dünyadaki insanları da oraya nakletmek olası bir ihtimal mi? Bu gezegenler üzerindeki eko-sistem insanların yaşayabileceği şekilde gelişmiş olabilir mi? Elbette buna benzer onlarca soru hepimizin kafasını kurcalıyor. Gezegenlerle ilgili ilginç bir bilgi ise bizdeki 365 güne tekabül eden yıl kavramı, Trappist gezegenleri için ortalama iki haftada geçen bir süre. Ayrıca gezegenler sanki kilitlenmiş gibi kendi etraflarında dönmüyorlar. Bu nedenle gece ve gündüz kavramları açısından bakıldığında bu süreler sonsuza yakın. Gezegenlerin bir yüzünde yaşam için gerekli koşulların oluşması çok zor. Tüm bu bilinmeyenler içerisindeki en büyük umudumuz Trappist gezegenlerinin şu ana kadar keşfedilen ve dünyaya en yakın özelliklere sahip gezegenler topluluğu olması. Muhtemelen bu sene itibariyle benzer keşiflerin sayısı artacak ancak Trappist Sistemi hepimize yaşattığı heyecan nedeniyle bizim için özel bir yere sahip olacak.
Bu galaksi bize 40 ışık yılı uzaklıkta ve bölge olarak da Aquarius’ta yer alıyor. Mevcut teknolojimiz ile bu mesafeyi kat edebilmek mümkün gözükmüyor. Saatte 28.000 km hızla giden bir mekik bile 1.5 milyon yıl sonra Trappist’e ulaşabiliyor. Oraya gidecek teknolojimiz olsa bile dünya nüfusunun oraya aktarılması gibi bir seçecek söz konusu değil. Ancak seçilen özel insanlardan oluşan bir grubun orada yeni bir koloni kurarak hayata sıfırdan başlamaları planlanabilir. Bu durumda ise bu “özel” grubun kimler olacağı sorusu önem kazanacak. İlk etapta finansal gücü olan, diğer bir tabirle “zengin” insanların gitmek isteyeceği ve şartları zorlayacakları çok açık. Ancak orada paradan ziyade bilime ihtiyaç olacağı için seçilen koloni nüfusunun muhtemelen alanında en iyi bilim insanları ve onları aileleri olacağı da düşünülebilir. Elbette araya kaynak yapacak olan bazı zenginler de olacaktır. Yine de böyle bir uzay macerasına atılmadan önce ekibin üyelerinin tamamının bir mahareti olması gerekiyor. Bu aşamada meslek sahibi olmamız, işimizi iyi yapıyor olmamız bu tip projelerde bizi bir çok insandan daha nitelikli kılabilir. Aradan 500 sene geçse bile değişmeyecek olan tek şey, işini iyi yapanın dünyada her zaman aranılan insan olacağıdır. Hatta Trappist gezegenlerinde bile…
Etiketler: Erkut Altındağ » James Webb Uzay Teleskobu » Spitzer Uzay Teleskobu » TrappistİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları