logo

Uzay Sohbetleri

Erkut Altındağ

Erkut Altındağ
erkutaltindag@gmail.com
Uzay Sohbetleri

Çok soğuk, sessiz, yerçekimi olmayan bir boşluk… Sınırları henüz bilinmiyor, nasıl oluştuğu konusunda teoriler var, ancak kanıtlanması çok uzun yıllar alacak. Uzay, aslında birçok gizem, barındıran gizli bir hazine gibi. Orada duruyor ancak ulaşması ve araştırması çok güç, zahmetli ve pahalı. Amerika ve Sovyetler Birliği’nin soğuk savaş döneminde birbirlerine üstünlük kurmak için stratejik olarak seçtikleri rekabet alanı da diyebiliriz. Bu yoğun rekabet sayesinde hem bilimsel araştırmalar arttı, hem de günümüzde kullandığımız birçok teknoloji bu araştırmaların bir sonucu olarak bizlere sunuldu.

Dünya’da insansız gözlem aracı üreten ve satan üç ülkeden biri olmamız, gelecekteki uzay araştırmaları için de bize umut ışığı veriyor. Gökyüzünde hâkimiyet kuran uluslar birçok stratejik unsuru kendi lehine kullanabiliyor ve yenilmez bir ordu kurma yolunda önemli adımlar atabilmesine olanak tanıyor. Google Earth gibi bir hizmeti tüketicilere sunan devletlerin kendi askeri yapıları içerisinde ne kadar ileri tekniklere sahip olabileceklerini tahmin etmek bile güç. Bize evimizin çatısını gösterenler, emin olun ki o çatının içindekileri de görebiliyor ve dinleyebiliyordur. Dünya üzerindeki değerli madenlerin de zamanla tükeneceği varsayımını baz alırsak, dünya dışı gezegenlere seyahatin ne kadar önem kazanacağını şimdiden fark edebiliriz.

Yakın gelecekte Mars’a yapılacak insanlı uçuş için hazırlıklar devam ederken bir yandan da bu denli uzun bir uzay seyahatinin astronotlar üzerinde hangi yan etkilerinin ortaya çıkacağı konusunda araştırmalara da ağırlık veriliyor. 501 gün süren bir yolculuktan bahsettiğimizde insan vücudunda hem fiziksel hem de psikolojik olarak bazı sorunların ortaya çıkacağı varsayılıyor. Yapay yerçekimi ortamı oluşturulmazsa, kas kaybı ve zayıflaması sonucu geri dönülemez bazı problemler ortaya çıkacaktır. Mars yüzeyinde astronotlar bu konuda ciddi sorun yaşamasalar bile Dünya’ya tekrar döndüklerinde uzun bir süre ayakta duramayacak bir seviyeye gelebilirler. Bir diğer konu ise Mars’a seyahat edecek olan astronotların evli çiftler arasından seçilmesi gerektiği ile ilgili. Uzun süreli seyahat nedeniyle birbirlerini hem mental hem de fizyolojik olarak destekleyebilecek olmaları birinci tercih sebebi. Ayrıca aile özlemi ve psikolojik olarak yalnızlık hissi de bu sayede minimum düzeye inecektir. Taze yiyecek ve güneş ışığından mahrumiyet de bir başka kısıt olarak dikkat çekiyor. Anksiyete, uyku bozuklukları ve oryantasyon sorunları da peşi sıra gelen rahatsızlıklar. Yolculuk sırasında oluşan radyasyon ise NASA biliminsanları için çözülmesi gereken önemli sorunların başında geliyor. Astronotların maruz kalacağı tek tehlike radyasyon değil, aynı zamanda güneşten gelen ve çoğunlukla korunmasız oldukları enerji partikülleri. Tüm bu problemlerin çözümü için geliştirilecek teknolojilerin ortaya çıkışının 2030 yılını bulması bekleniyor. Çoğu uzmana göre 2050 yılından önce Mars’a düzenlenecek bir yolculuk felaketle bitebilir.

Bilimkurgu filmlerinde dünyadaki savaşlar ve kaynak kıtlığı nedeniyle yaşayan son insanları gemilerle başka gezegenlere gidip orada koloni kurması anlatılır. Aslında yeni gezegende de fraksiyonların oluşması, güç isteği ve kaynaklar üzerindeki hakimiyet arzusu nedeniyle tıpkı Dünya’da olduğu gibi büyük savaşlar çıkar. Sonuç, yeni gezegenin de yok olması ve başka gezegenlere yapılacak yeni seyahatlerdir. Eğer bu ütopik düşünceler gerçekleşmezse, daha doğrusu Dünya dışında başka bir yaşanabilir gezegen bulamazsak, çabalarımız boşa çıkarsa ve tek seçeneğimizin Dünya’da barış içerisinde yaşamak olduğunu öğrenirsek ne olur? Belki de şu anda Dünya’da yaşanan kaosun ve savaşların asıl nedeni, hep başka gezegenlere gitme ihtimali ve belki de daha güzel gezegenlerin var olduğunu kabul etmemizdir. Birileri çıkıp bize bu gezegenden başka gidecek bir yerimiz olmadığını, tek şansımızın hep birlikte bir düzen kurmak olduğunu, doğayı harap etmeden ve birbirimizi öldürmeden yaşamak dışında başka bir seçeneğimizin kalmadığını söylemesi gerekiyor. NASA’yı göreve çağırıyoruz…

Yrd. Doç. Dr. Erkut Altındağ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Beykent Üniversitesi

Etiketler: » »
2189 Kez Görüntülendi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Cep Telefonunuzu Şarj Ederken Nelere Dikkat Etmelisiniz ?

    01 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Cep telefonunuzu şarj ederken telefonunuzdan daha fazla verim alabilmek için bazı konulara dikkat etmelisiniz. Çünkü günümüzde cep telefonları modern yaşamın bir parçası haline geldi. Telefonların doğru bir biçimde şekilde şarj edilmesi cihazın performansını arttırır. Dahası ekonomik ömürlerini de uzatır. Telefonunuzu Şarj Ederken İşte size şarj ederken dikkat etmeniz gereken bazı temel bilgiler Güvenli Bir Yerde Şarj Edin Telefonunuzu şarj ederken ıslak alanlardan ve çevresinde su bulunan yerlerden uzak durun. Özellikle kablonuzda hasa...
  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...