Son Dakika
Huawei’nin XMAGE 2024 Mobil Fotoğrafçılık Sergisi İstanbul’da Gerçekleşti
Zyxel Networks, WiFi 7 Portföyünü Genişletiyor
Gastro Elazığ Projesi Kapsamında 76 Çeşit Saray Yemeği Tanıtıldı
Dijital Öğretmenler Ankara’da Buluştu
Bora Yücel, Odine Çözümlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oldu
BYD HAN ve Sedan Modeli BYD SEAL Türkiye’de Satışa Çıktı
Ülkemizin yeni dünya ekonomisi içinde yer alması için katma değeri olan mal ve hizmetler üretebilmek tüm firmalarımızın temel hedefi olsa da, bu yolda ilerlemek için belirli bir potansiyele sahip olmak gerekiyor. Sadece girişimcilik değil, aynı zamanda nitelikli personel çalıştırabilme ve Ar-Ge faaliyetlerini uygulamaya dönük sürdürebilmek anahtar bazı özellikler. “Fakir her zaman fakir kalır, zengin ise her gün daha da zenginleşir” ifadesi ile kolayca tanımlanabilecek Fakirlik Paradoksu için bu köşede önceki yıllarda defalarca tanımlar yapıp, döngüyü nasıl kırabileceğimizi anlattık. Bu paradoksu aşmanın bazı yolları var, yine de bu çözümler uzun süreli gayret ve devamlılık gerektiriyor.
Örneğin bireysel anlamda kişisel gelişimin durduğu noktada biz geriye gitmeye başlıyoruz. Şirketler açısından yeni yatırımların ve teknoloji harcamalarının bitmesi demek, içinde bulunulan sektöre veda anlamına gelebiliyor. Devletler açısından da alınacak mali önlemler, reformlar, yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı mücadele teknikleri önem kazanıyor. Hangi ölçekte yer alırsanız alın, ister bireysel anlamda ister ülke bazında her seviyede farklı uygulamalara başvurmamız gerekiyor. Hem de sürekli kendini yenileyen ve değiştiren bir çevrede!
Özellikle 60’lı yıllarda yaşanan ekonomik darboğazı, Amerika askeri yatırımlara ve savaş ekonomisine ağırlık vererek atlatmaya çalıştı. Dünya çapında küresel bir polis olarak rol modeli benimsemek, beraberinde askeri teknolojilerin gelişmesine ve dünyanın en büyük potansiyeli olan silah ve savunma endüstrisinin canlanmasına sebep oldu. Karma teknolojiler kullanan ve ithal araç tercih eden Amerikan ordusu, kısa süre içerisinde kendisine ait savaş makineleri geliştirdi, üretti ve kullandı. Bununla da yetinmedi, sahip olduğu tüm teknolojileri ve cihazları “parça parça” diğer ülkelere ihraç etmeye başladı.
Kimi ülkeye sadece silah, kimi ülkeye uçak motoru, kimi ülkeye de savaş cihazlarının yazılımlarını… Amerikan ekonomisi için bu sektörün her zaman ayakta kalması, diğer doğru ve zamanına uygulanan ekonomik bazı önlemler ile tüm ülkenin diğer ülkelere kıyasla daha refah içerisinde yaşamasına yardımcı oldu.
Yapısal reformlar ile birlikte tam bir serbest piyasa ekonomisi modeli uygulayan Amerika için mevcut durumda çarkları döndüren güç bu unsurlardan sağlanıyor. Günümüzde özellikle son dönemde ülkemizde yaşanan gelişmelere baktığımızda, bu modeli bizim de benimsediğimizi ve özellikle askeri teknolojilere son bir kaç sene çok büyük yatırımlar gerçekleştirdiğimizi görüyoruz. Milli silahlarını ve savunma sistemlerini üretebilen bir ülke olabilmek, dışarıya bağımlılığı önemli ölçüde azaltacağı gibi içinde bulunduğumuz ateşten coğrafyada daha güçlü durabilmek adına da önemli bir unsur olacaktır.
Son dönemlerde çeşitli harekatlarda kullanılan milli silahlar ve mühimmatlar da özellikle silah teknolojilerimizin dışarıya ihracı açısından büyük önem arz ediyor. Bu işte yolun başındayız, ancak çok hızlı ve iyi bir başlangıç yaptığımızı da görmeliyiz.
Yeni dünya ekonomisi için ekonomik kalkınma sadece üretilen ürün ve hizmetler üzerinden olması ve tüm dünyanın barış ve huzur içerisinde bir hayat sürmesi hepimizin en büyük arzusu. Dünya üzerinde insanların daha huzurlu, refah içerisinde ve yoksulluk olmadan yaşamalarını gerektiren detayın askeri teknolojiler ve silah üretimi olması oldukça ironik bir durum. Var olan silahların ve bombaların psikolojik tehdidi ile oluşan ceza algısı, suçların sıfırlanmasında işe yarasaydı Dünyayı çoktan yaşanabilir ve mükemmel bir yer yapmıştık. Ancak şimdi küresel barış ve ekonomik kalkınma için daha fazla silah ve mühimmat gerekiyor. Bu kadar acımasız ve anlaşılamaz bir canlı türüyüz.
Peki, bir ülke tüm insanoğlunu tamamen ortadan kaldıracak bir silah geliştirse ve insanlar “tür” olarak ortadan kalksaydı nasıl olurdu? Belki de Dünyanın tam olarak ihtiyacı olan budur; Dünyayı insanlardan kurtarmak…
Etiketler: Erkut Altındağ » Fakirlik paradoksu
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları