Son Dakika
Başlıktan çıkabilecek ilk izlenim Türk Milli takımının elde ettiği başarıyla ilgili bir yazı okumak üzere olduğunuz olabilir. Maalesef konumuz bu değil; bununla birlikte ulusal takımımızın gerçekleştirdikleri bu yazının içeriğini daha da güçlendirdi. Az sonra okuyacaklarınız hem sizinle hem de yaşadığınız topraklarla alakalı. Bireyin düşünce yapısının toplumun düşünce yapısını nasıl etkilediğini çözmeye çalışacağız.
İnsanların elde ettikleri başarılar hangi kriterlere bağlıdır? Örneğin yaşadığımız ülke, aldığımız eğitim, çalışma ortamımız başarıyı etkiler mi? Yeni bir buluşu bağımlı değişken olarak ele alırsak bu buluşun ortaya çıkmasını sağlayan bağımsız değişkenlerimiz nelerdir? Zeka, imkanlar, maddi destek, teknik altyapı? Belki de bunların hepsi? Burada hesaba katmamız gereken en önemli unsur kişisel yeteneklerimizin etkin kullanımı.
Bazı ülkelerin çeşitli bilim alanlarında ne kadar yüksek düzeyde gelişme gösterdiklerini biliyoruz. Bu ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya geliyor. Bu ülkelerde emek gücüne saygı olduğu gibi bilim insanlarına her türlü teknolojik altyapı imkanı ve finansal destek de sağlanıyor. Böylece ortaya çıkan icatlar önce devletlere, yakın bir zaman içerisinde de tüketicilere sunuluyor.
Ülke desteği olmadan, parasal kaynaklara başvurmadan çok önemli başarılara imza atan kişiler de var. Her toplumda var olan bu kişilerin sahip oldukları yetenekler bir şekilde kendini belli ediyor. İnsanlar bazen kendilerini geliştirmek için hiçbir şey yapmasalar da sahip oldukları özel yetenek onlara bazı sinyaller verir. Hatta günden güne gelişir, olgunlaşır. Yıllarca hiçbir düz yazı yazmayan bir birey kısa bir zamanda Edebiyatta Nobel ödülü alabilecek bir düzeye gelebilir. Bu tamamen sahip olduğu yeteneği keşfetmesiyle ilgili bir durumdur.
Eğer neye meyilli olduğumuz, hangi alanlarda başarılı olabileceğimizin bir yol haritasını çıkartabilirsek kendimizi bu konularda geliştirebiliriz. Elbette elmaslar doğadan çıktıkları hali ile de güzeldir, buna rağmen bir ustanın elinde şekil verilip yontulursa paha biçilemez hale gelebilirler. Doğru yeteneği doğru insanlarla geliştirmeye çalışırsak dünya üzerindeki en mükemmel üreticilerin başında geliriz. Bu üretkenlik kişisel çıkarlar için değil ülke çıkarları için olağanüstü bir anlam taşır. En yetenekli genç beyinlerin Türkiye’den kaçırılıp yabancı ülkelerde yüksek maaşla çalıştırıldığını biliyoruz. Bu ülkeden bir parça koparıp götürmekle aynı anlama gelmektedir. Ülkenin en değerli madenlerinin başka uluslar için kullanılması demektir. Bu da geleceğimizin çalınması ile eşanlamlıdır.
Peki sahip olduğumuz yeteneklerin farkına nasıl varacağız? Öncelikle her şeye açık olacağız. “Ben yazı yazamam”, “mümkün değil resim çizemem” gibi güven yoksunu bahanelerden uzak duracağız. “Denemek” kavramını çocuklarımıza anlatacağız. “Sabır” kelimesini yaşayarak öğreneceğiz. Çok büyük yeteneğimizin olduğu bir alanda bile ilk başlarda zorlanabiliriz. Ama hepimiz biliyoruz ki zafere giden yol çiçeklerle süslenmemiştir. Belirli zorlukları aşmadan yeteneğimizi olgunlaştıramayız.
Nedir bu gizli yeteneğimiz? Aslında insan yeteneklerini dört alanda inceleyebiliriz. Mekanik, görsel algılama, hesaplama ve sözel kabiliyet. Aslında bu saydıklarımız tüm insanlara dengeli olarak dağıtılmıştır. Bununla birlikte bazı yetenekler bazı insanlarda daha belirgindir. Örneğin bazı arkadaşlarımızın hitabet gücü daha kuvvetli olabilir. Bazıları çok hızlı hesaplama yapabilir. Bazıları gördüklerini uzun süre hatırlayabilir, bazıları da fiziksel olarak bir işi çok kolay gerçekleştirebilir. Asıl mesele hangimizin neye uygun olduğunun keşfedilmesindedir. Eğer sizdeki mevcut yeteneğin farkına varabilirseniz hayatınızda yeni bir sayfa açmış olursunuz. Tıpkı bir yeniden doğuş gibi!
Yeteneklerin kullanımı için ise sadece tek bir koşul vardır: Arzulu olmak ve asla pes etmemek! Bazen işler yolunda gitmeyebilir, işin sonunu getiremeyeceğinizi düşünebilirsiniz. İşte böyle zamanlarda sadece tek bir düşünceye yoğunlaşın: işinizi tamamladığınızda duyacağınız mutluluk! Böylece tüm işlerinizi tamamlayabilmek için önemli bir enerji kaynağına sahip olmuş olursunuz.
Son olarak değinmemiz gereken güzel bir örnek daha var. Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’nin geleneklerinden bir tanesine daha şahit olduk. Biliyorsunuz hepimiz yapmamız gereken işleri son dakikaya bırakırız. Bu aklımızda bir hayat felsefesi olarak duruyordu ama artık yazılı bir efsane haline geldi. Mili takımımızın oyuncularına ve Fatih Terim’e ülkemizin geleneklerine bu kadar bağlı oldukları için bir kez daha teşekkür etmemiz gerekir…
Etiketler: Erkut Altındağ » yeniden doğuşİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları